Ahmet Altan'dan 'naylon medya' salvosu

Taraf gazetesi yazarı Ahmet Altan bugünkü yazısında seçimleri ve seçimlerden sonra yapılan değişiklikleri eleştirdi.

GAZETECİLER.COM - Taraf gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan bugünkü yazısında seçimleri ve seçimlerden sonra yapılan değişiklikleri eleştirdi. Ardından medyaya çok ağır sözlerle yüklendi: "Gazeteciliği Başbakan'ı övmek sanan naylon medya"

"Şûra toplantısının resmi çıktı ve çok konuşuldu.

Ramazan diye masada "su" yok.

Bir zamanlar sırf küstahça bir saygısızlık olsun diye "oğlum rakı getir" diye bağıran generaller, bu sefer de "biz Ramazan'da mutlaka hiç firesiz oruç tutarız, öylesine dindar generalleriz" görüntüsü verdiler.

Ne zaman bu kadar dindar oldu bu generaller?

Bir insan hem saygılı, hem de haysiyetli olamaz mı bu ülkede?

Saygısızlıkla dalkavukluk arasında durulacak adam gibi bir yer yok mudur?

Suları koyarsınız, istemezseniz içmezsiniz, "oruçlu olduğunuzu" böyle dünya âleme ilan etmenin ne âlemi var, generalliğin de, dindarlığın da suyunu çıkardılar gerçekten; benim bildiğim, gördüğüm gerçek dindarlar "niyetli" olduklarını söylemekten bile kaçınırlardı "gösterişçilik" olmasın diye.

Bizim generaller devran değişti diye alınlarına yazacaklar neredeyse "biz oruçluyuz" diye.

Ya "dindar" diye insanları ordudan atıyorlar, ya Ramazan'da hep birlikte "oruç" resmi çektiriyorlar.

Kim inanacak bunların samimiyetine?

(...) Bir vakitler, AKP, generallerin insafsız sultasına karşı çağdaş dünyanın desteğini arardı, şimdi AKP "Şanghay Beşlisi" hayallerine savruldu, iktidarın "her istediğimi yaparım istediğim işkenceciyi de terfi ettiririm, kılımı da kıpırdatmam" pervasızlığına karşı CHP çağdaş dünyanın desteğine başvuruyor.

İçerideki baskıya karşı, çağdaş dünyanın desteği herkes için önemli.

"Canım isterse işkenceciyi terfi ettiririm" diyen adamın yarın canının ne isteyeceğini hiç birimiz bilemeyiz çünkü.

Generalleri var, polisleri var, başbakanı övmenin tek gazetecilik türü olduğunu sanan naylon medyası var ama bir de bunlara karşı direnen insanlar ve bu insanlarla aynı hassasiyete sahip çağdaş bir dünya var.

Bakalım herkes bugün oturduğu iskemlede ne kadar daha oturacak.