Ahmet Altan'dan CHP ve MHP'ye: Kapınızı çalana dek bekleyecek misiniz?
Belli ki iktidarın kızdığı herkes hapse atılacak, malına el konacak, hatta öldürülecek!
P24 Gazetecilik Platformunda yayımladığı yazısında Ahmet Altan, Zaman gazetesine kayyım atanması ile ilgili bir dizi sert eleştiri kaleme aldı. Yazısında Altan, CHP ve MHP'ye seslenip, "Sabaha karşı kapınızı çalacakları zamana kadar bekleyecek misiniz?" diye sordu.
İşte Ahmet Altan'ın P24'deki o yazısından dikkat çeken bölümler:
Olağanüstülüğün “olağanlaştığı” ve çıldırma eşiklerinin birer
birer aşıldığı ülkemizde “olağan” bir gece daha yaşıyoruz.
Devletin bazı görevlileri “anayasaya” ve yasalara aykırı olarak bir
gazeteye el koyuyor.
Binlerce insanın kapısında toplandığı, sahip çıktığı Zaman Gazetesi
iktidara muhalefet ettiği için susturuluyor.
Susturulan ilk gazete değil.
Böyle giderse son gazete de olamayacak.
Bir ölüm sessizliği hâkim olana kadar yasadışı baskıları
sürdürecekler.
Vicdanen, ruhen, manen ölmüş, hayatta “banka hesaplarından” başka
varlıkları kalmamış bir ölüler kalabalığı, “yasadışı” eylemleri
alkışlayarak iktidarı ve Cumhurbaşkanı’nı yüceltecek.
Buna medya diyecekler.
Bir “ölüler cumhuriyeti” kuracaklar.
2011 yılından itibaren adım adım yaşanan bir hukuksuzluk döneminin
en son eşiği, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Anayasa
Mahkemesi’nin emirlerine uymuyorum” sözleriyle geçildi.
Anayasa’nın maddelerini açık bir biçimde çiğneyerek anayasal suç
işleyen Erdoğan, mahkemeleri aynı suçu işlemeye “teşvik” eden
açıklamalar da yaptı aynı konuşmasında.
Cumhurbaşkanının anayasa’yı “yok” saydığı, anayasayı çiğnediği ve
kendisine bağlı olan gruplara anayasayı “tanımama” emri verdiği bir
ülkede “meşru” hiçbir güç kalmaz.
Bir devlet ve o devletin cumhurbaşkanınından en alttaki memuruna
kadar bütün görevlileri “meşruiyetlerini” anayasadan alırlar.
Erdoğan, “Anayasa’yı” yok sayarak, aslında devletin meşruiyetiyle
birlikte kendi meşruiyetini de yok etmiş oluyor.
Anayasa’da ve Ceza Yasası’nda tarifleri olan ağır suçlar
bunlar.
Cumhurbaşkanı, Anayasa’yı tanımadığını, Anayasa’ya uymayacağını
söyleyerek ve yargı görevlilerini Anayasa’ya uymamaya kışkırtarak
birden fazla suçu işlemiş durumda.
Bugün Zaman Gazetesi’ne saçma sapan gerekçelerle el konması da
Anayasa’nın 30. maddesine aykırı.
Karşımızdaki tabloyu netleştirelim.
Bugün, Erdoğan, başta Adalet Bakanı olmak üzere kabinedeki bazı
adamları, bazı polisleri, savcıları, yargıçları, hep birlikte “zor”
kullanarak anayasal düzeni yok sayıyorlar.
Elinde devlet gücü bulunan bir grubun “zor kullanarak” Anayasa’yı
çiğnediğini, Anayasa’ya aykırı işlemler yaptığını görüyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinin temelini oluşturan “Anayasa” fiilen
ortadan kaldırılmış durumda.
Bu suçu işleyen grubun, cumhurbaşkanı, bakan, savcı, yargıç, polis
gibi “sıfatlar” taşıyor olması suç işledikleri gerçeğini
değiştirmez.
Bizzat devlet görevlileri tarafından devlet ve anayasa yok
ediliyor.
Artık bu ülkede, bu suçu işleyenler de dahil hiç kimse güvende
değil.
“Meşrunun” sınırlarından çıkıp “gayrımeşrunun” sınırları içine
giren bir ülkede yarın kimin başına ne geleceğini hiç kimse
bilemez.
Belli ki iktidarın kızdığı herkes hapse atılacak, malına el konacak
hatta öldürülecek.
Özellikle CHP’lilere ve MHP’lilere seslenmek istiyorum.
Bugün Kürtlerin öldürülmesini sessizce karşılıyorsunuz ama yarın
sizin öldürülmeyeceğinize emin misiniz?
Herhangi bir isim altındaki bir “terör örgütüyle” ilginiz olduğunun
ileri sürülmeyeceğine gerçekten güveniyor musunuz?
Mallarınıza el konmayacağına, partilerinizin kapatılmayacağınıza,
yöneticilerin zindanlara atılmayacağını mı sanıyorsunuz?
Düşünün ki daha iki üç yıl önce Cumhurbaşkanı’nın “ne istediler de
vermedik” dediği Cemaat bugün “silahlı terör örgütü” sayılıyor,
üyesi olduğundan şüphelenilen işadamlarının mallarına mülklerine el
konuyor, gazeteleri kapatılıyor, onlarla ilişkisi olduğundan
kuşkulanılanlar hapse atılıyor.
Düşünün ki daha geçenlerde gösterilerle Türkiye’den “yardım
gruplarının” gönderildiği YPG bugün “terör örgütü” ilan
ediliyor.
Anayasa’yı tanımadığını söyleyen bir cumhurbaşkanı ve onun
Anayasa’yı tanımayan adamları yarın sizi de aynı suçlamalarla
susturup hapse atacaklar.
Devlet Bahçeli’nin ve Deniz Baykal’ın Erdoğan’a destek olmaları
sizi bekleyen bu geleceği değiştirmeyecek emin olun.
Bugün Kürt düşmanlığından gözleri kararmış MHP’liler yarın
hapishane kapıları üstlerine kapandığında oda arkadaşlarının bir
zamanlar düşman oldukları bir Kürt olduğunu gördüğünde çok
şaşıracaklar.
Gidişat o yönde.
Anayasa’yı tanımadığını “resmî sitesinden” ilan eden bir
cumhurbaşkanı ve onun Anayasa’yı dinlemeyerek suç işleyen adamları,
Türkiye’nin Anayasası’nı açıkça çiğneyerek “gayrımeşru” bir dönemi
başlattıklarında, bütün muhalefet partilerinin Anayasa’ya ve
devletin meşruiyetine sahip çıkması gerekir.
Bugün 12 Eylül Anayasası’nın bile içine sığamayan, o anayasayı bile
çiğneyen bir iktidarla karşı karşıyayız.
Anayasa’yı, devleti, ülkeyi ve insanları korumak muhalefetin
görevi.
Cumhurbaşkanı’na ve onun adamlarına, bu ülkede Anayasa’ya sahip
çıkan “meşru” bir gücün olduğunu göstermezseniz, bu gayrımeşru
gidişe kararlı bir şekilde “dur” demezseniz kendiniz de dahil
herkesi tehlikeye atarsınız.
Anayasa’dan, hukuktan, meşruiyetten yana olan herkesin, haksızlığa
uğrayanların yanında durması, sadece haksızlığa uğrayanları değil
kendilerini de savunmaları anlamına gelecek.
Zaman Gazetesi’ni koruyun, Sur’da vurulan beş aylık bebekleri
koruyun, Kayseri’de göz altına alınan Boydak’ları koruyun, yeniden
hapsedilmek istenen Can Dündar’la Erdem Gül’ü koruyun, Mehmet
Baransu’yu, Hayri Tunç’u, Hidayet Karaca’yı, Gültekin Avcı’yı, Kürt
gazetecileri, mallarına el konulan işadamlarını koruyun.
Parlamentoda ciddi bir gücünüz, milyonlarca seçmeniniz var.
Anayasa’ya ve hukuka sahip çıkabilirsiniz.
Eğer muhalefet kararlı bir biçimde Anayasa’yı savunursa, bu iktidar
ve onların fütursuzca Anayasa’yı çiğneyen adamları durmak zorunda
kalırlar.
Unutmayın, anayasası olmayan ülkede hiç kimsenin güvencesi
yoktur.
Haklısınız, güçlüsünüz…
Ülkenizi, insanlarınızı, Anayasa’nızı korumak için daha ne
bekliyorsunuz?
Görevinizi neden yapmıyorsunuz?
Sabaha karşı kapınızı çalacakları zamana kadar bekleyecek
misiniz?