Ahmet Altan'dan Ak Parti'ye çağrı

Bugün AKP'yi eleştirenlerin büyük çoğunluğu iktidara "eski günlerine" dönmesi için çağrı yapıyor, Kemalist zihniyetten ayrılarak "demokrat" bir yapı kurmasını istiyor.

GAZETECİLER.COM - Taraf genel yayın yönetmeni Ahmet Altan, kendisi gibi liberalleri hayal kırıklığına uğratan AK Parti'ye "eski günlerine dön" çağrısı yaptı...

Altan köşesinde "Bugün AKP'yi eleştirenlerin büyük çoğunluğu iktidara "eski günlerine" dönmesi için çağrı yapıyor, Kemalist zihniyetten ayrılarak "demokrat" bir yapı kurmasını istiyor." yazdı.

İşte Medya ve daralmak başlıklı yazısında Ahmet Altan'ın yaptığı çağrı:

Son zamanlarda gazetelerde hükümetle ilgili eleştiriler sertleşerek çoğalıyor.

Genelde "medya eleştirilerinin AKP seçmenini etkilemediğine" inanılır. Eğer bunlar önyargılı ve düşmanca eleştirilerse, evet, etkilemez.

Ama somut gerçeklere dayalı eleştirilerse, akla ve vicdana hitap ediyorsa, mutlaka toplumda ses bulur.

Dün Milliyet'te Hasan Cemal, AKP iktidarına seslenerek şöyle diyordu:

"Hiç mi sızlamıyor vicdanınız?"

(...) Hasan Cemal, bu toplumun vicdanını temsil eden insanlardan biri, en zor, en karanlık günlerde ismini ve kariyerini ortaya koyarak AKP'nin demokratik adımlarını desteklemiş, askerî vesayetle mücadelesinde AKP'nin yanında cesaretle yer almış bir isim.

AKP tabanı belki başkalarını önemsemez ama Hasan Cemal'i önemser, onun yiğitliğini ve dürüstlüğünü bilir çünkü.

(...) AKP iktidarı kendisini destekleyenlere televizyonlarda program, gazetelerde köşe, Meclis'te sandalye ikram edip para yağdırırken, kendisini eleştirenleri ise işten attırırken niye "eski yoldaşları", ödülleri de tehditleri de elleriyle bir kenara itip AKP'yi "doğru yola" çekebilmek için uğraşıyor?

Bunu anlayabilmek için AKP'nin eskiden yaptıklarıyla bugün yaptıklarına bakmak gerekir.

(...) Referandumda yüzde elli sekiz, geçen seçimde de yüzde elli oy aldıktan, bu oylara "başkanlık ve Osmanlı İmparatorluğu" hayallerini ekledikten ve askerî vesayeti halkın desteğiyle gerilettikten sonra AKP fazla derine dalmış bir dalgıç gibi "vurgun" yedi.

Ani bir direksiyon kırışıyla "Türk, Sünni, erkek" modeline geçti.

Cumhuriyet'in "daraltma" anlayışını kendine örnek aldı ve "açılımları" bitirerek Kemalist bir ceberutlukla "benim söylediğim modele benzeyeceksiniz" demeye başladı.

(...) MHP'yle anlaşıp "katilleri" özel yasalarla serbest bırakırken, Kürt politikacıları zindanlara kapattı. Pankart açan çocukları hapislere attı.

Dış politikasını da "Sünni Osmanlı İmparatorluğu" hayalleriyle "daralttı" ve neredeyse bütün dünyayı karşısına aldı.

Ardı ardına tokatlar yemeye, aşağılanmaya başlandı.

"Çamlıca'ya cami" gibi sembollerle Sünni kitleleri kandırmayı, onların vicdanlarını bu cafcaflı projelerle uyuşturmayı amaçladı.

Bu ani daralmayla birdenbire her şey kontrolden çıktı, AKP bütün dikkatini "devletin tek hâkimi" olmaya, kendine benzemeyeni dışlamaya ve Erdoğan'ı "başkan" yapmaya odaklayınca ardı ardına felaketler yaşandı.

Eleştiriler de patladı.

Türkiye ancak "açılarak" refaha ve huzura kavuşabilir, "daralarak" belalardan belalara savrulur.

Bugün AKP'yi eleştirenlerin büyük çoğunluğu iktidara "eski günlerine" dönmesi için çağrı yapıyor, Kemalist zihniyetten ayrılarak "demokrat" bir yapı kurmasını istiyor.

Uludere'de bombalananları, TOKİ evlerinde boğulanları, İstanbul'un kilitlenip kalmasını, her gün işçilerin ölmesini, Alevilerin ve Kürtlerin huzursuzluğunu, hapisteki çocukları AKP tabanı da görüyor.

Eleştiriler, AKP tabanının vicdanında yankı buluyor. AKP'li olsun ya da olmasın kimse bu ülkenin Kemalist bir zorbalığın elinde felaketlere sürüklenmesini istemiyor çünkü.