Ahmet Altan, Hürriyet'i topa tuttu!

Medyada Hürriyet'in Osman Can'la ilgili skandal haberine tepkiler de derinleşiyor. Ahmet Altan, sarsıcı bir yazıyla Hürriyet'i topa tutmuş.

GAZETECİLER.COM
Hürriyet tam da Yılmaz Özdil'in infial yaratan 'Yumruk' yazısının yol açtığı yoğun eleştiri ve kınamalarla gündemdeyken yeni bir skandala daha imza attı. 16 Nisan günü sürmanşetten verilen haberde Demokrat Yargı eş başkanı Osman Can'ın eşi hakkında açıkça bir karalama propagandası yapılmıştı.

Medyada Hürriyet'in skandal haberine tepkiler de derinleşiyor. Taraf'ın tepe ismi Ahmet Altan, 'Aile' başlıklı sarsıcı bir yazıyla Hürriyet'i
"bir kavganın içinde bulunan herkese “bir ailesi” olduğunu hatırlatıyorum.

Son zamanlarda epeyce tuhaflaşan, “ölçü, kural, düzey” tanımayan yazılara yer vermeye başlayan Hürriyet gazetesi dün gazetecilik açısından da, insanlık açısından da utandırıcı bir haberi yerleştirmişti sürmanşetine.

Türkiye’nin en parlak hukukçularından biri olan, çağdaş bir anayasayı ve hukuk sistemini savunan Osman Can’ın eşiyle ilgili ipe sapa gelmez bir haberdi yazdıkları.

Genç  hukukçunun eşi öğrenciyken öğretmenine “mailler”  atmış.

Eeeee?

Bunun nesi haber?

Eşinin öğrenciyken öğretmenine mail göndermesinin Osman Can’la ne alakası  var?


Hürriyet
bir de haberini “yargıdaki savaş bel altına indi” başlığıyla vermişti.

Sen al bir adamın ailesiyle ilgili bir haber yap, bir de buna “ayıplıyormuş” gibi başlık at.

Ayıp buluyorsanız neden sürmanşetinize koyuyorsunuz?

Osman Can, bugün ciddi bir hukuk mücadelesi veriyor, hukuk reformlarının gerçekleşmesi için uğraşıyor, topluma hukukla ilgili gerçekleri anlatıyor ve Hürriyet gazetesinin tepesinde “eşiyle” ilgili bir habere rastlıyor.

Eşinin bu olaylarla ne ilgisi var?

Şimdi o gazetenin sahibine sormak istiyorum.

Sizin eşiniz, çocuğunuz, yakınınız yok mu?

Kızdığınız, beğenmediğiniz, fikirlerine karşı olduğunuz birinin eşiyle ilgili utanmazca bir haberi gazetenizin tepesinde görmeye aldırmazsanız, bir başka insanın “ailesine” dil uzatırsanız, mafyanın bile yapmadığını yapıp “aileye” saldırırsanız, sadece “düşmanlarınızın” değil kendi ailenizin de “dokunulmazlığını” tehlikeye atarsınız.

Osman Can’ın ailesini korumak biraz izanınız varsa anlarsınız ki aslında “kendi ailenizi” korumaktır.

Aynı  soruyu, bu haberi kendisine gerçekten yakıştıramadığım, böyle bir haberi gazetesinin tepesine koyarak sadece beni değil herhalde kendisini tanıyıp seven herkesi şaşırtan Hürriyet gazetesinin genel yayın müdürüne de sormak istiyorum.

Senin ailen, eşin, sevdiğin yok mu?

O haberi oraya koyarak kendi ailene de kötülük ettiğinin farkında değil misin?

Aileleri bu savaşın dışında tutmak gerekmiyor mu?

İnsanların özel hayatlarıyla ilgili böyle “belden aşağıya” vuruşlar ayıp değil mi?


Hürriyet
gazetesi çok insanın canını yaktı, hayatını kararttı.

O zamanlar basın tek sesliydi, kimse “bir başkasını” korumak için kavgaya girmezdi.

Şimdi öyle değil.


Hürriyet
gazetesi öyle canının istediği gibi özel hayatlara saldırıp belden aşağıya vurarak, “aynı fikirde” olmadığı insanları sindiremez.

“Başkaları” için kavgaya girecek yeni bir basın var artık Türkiye’de.

“Ayıp” duygusunu hâlâ kaybetmediklerine inanmak istediğim gazete patronuyla, genel yayın müdürünü dostça uyarmak istiyorum, ailelere saldırmayın, bu yolu bir açarsanız, ahlaksızlığı “ölçü” haline getirirseniz, kendi ailenizi de koruyamazsınız.

Kimle mücadele ediyorsanız onunla mücadele edin, “eşiyle, çocuğuyla” değil.

Mafyanın bile yapmadığını yapmayın

“Bir kişinin ailesine saldıran” kendi ailesi de dahil herkesin ailesine saldırmış sayılır."