Aha işte bakın; gazeteciye 'dalkavuk' dedi...

Metin Münir'in dünkü Milliyet'te "Bazıları" başlığı altında yayımlanan yazısı......

GAZETECİLER.COM (ÖZEL HABER / ANALİZ)

Türkiye medyasında daha önceleri da "taraflılık" vardı...
Bütün dünya medyalarında vardır "taraflılık"...
Ama...
Türkiye'de artık "taraflılık" yok...
Onun yerini "yandaşlık" ya da "candaşlık" aldı...
Amman haaa!..
"Yandaşlık / candaşlık" dediysem hemen "iktidara yalakalık" edenleri kast ettiğimi zannetmeyin...
İktidarın "yalakaları / dalkavukları" kadar muhalefetin "yalakaları / dalkavukları" da var...
Medyanın geneli ikiye ayrılmış durumda...
1.) İktidarın yanında durup, muhalefete küfredenler...
2.) Muhalefetin yanına sığınıp iktidara sövenler...
Ve bir de bendeniz gibi ortada duranlar var...
Bu girişi yaptıktan sonra sözü Metin Münir'in bugünkü Milliyet'te "Bazıları" başlığı altında yayımlanan yazısına getirebilirim...
Münir, "ortada kalanlar"dan...
Yani ne iktidara ne de muhalefete yakın ya da uzak duranlardan...
Bugünkü makalesinin girişinde diyor ki:

Geçen hafta, iftar topundan birkaç saat önce, Başbakan Erdoğan ulusal kanallardan birinde bir soru-cevap programına çıktı.
Programı AKP yandaşı bir gazeteci yönetiyordu. Başbakan’a soru sormak üzere çağrılan gazetecilerin hepsi AKP’li idi.
Sadece gazeteciler kiraz toplar gibi toplanmamıştı. Sorular da öyle. Elindeki anayasaya iliştirilmiş minik post-it’lerden Erdoğan’ın hiç olmazsa bazı soruları önceden bildiği belli idi.
Bir tür aile sohbeti oldu.
Bir ara, Erdoğan, AKP iktidarında meydana gelen ekonomik büyüme ile ilgili gerçekten etkileyici rakamlar verdi.
Bunlar, bazı muhataplarını galeyana getirdi. Bir gazeteci, ciddi ciddi, Avrupa Birliği Türkiye’ye katılmayı düşünebilir mi diye sordu? Bir diğeri Başbakan’ın şu konudaki merakını tatmin etmesini istedi: 2023’te Avrupa Birliği diye bir şey kalacak mıydı?

Daha sonra bu gazeteci türünü "dalkavuk" olarak tanımlayan Münir, dalkavuluğun hem yapana hem de yapılana zarar verdiğini ünlü düşünür George Berkley'in bir sözüyle hatırlattıktan sonraki bölümlerin bir yerinde şunları yazıyor:

Dalkavukluk, zamanına göre, sakal veya bıyık bırakıp iktidardaki parti veya liderin amigosu olmak, her devrin geçer akçesidir ülkemizde. Kolaydır ve kârlıdır. İnsanı para, mevki sahibi yapar, mülke kavuşturur. Çocukların iyi okullarda okumasına olanak verir. Mahkemelerde sürünmez, işimi kaybedecek miyim korkusu çekmez insan.
Bir tür var oluş biçimidir bu.

Ve...
Son noktayı şöyle koyuyor:

Doğruda ısrarcı olmak, devamlı yokuş yukarı yürümek, zor ve yıpratıcıdır. O kadar ödüllendirici de değil. Herkes yapamaz.
“Bazıları” sorunu standart ve kalite sorunudur ve sadece medyaya has değildir. ve ’nda da “bazıları” var. On binlerce “bazı” doktor, , mimar, mühendis, öğretmen, profesör, politikacı, , artist var.
Memleket “bazıları” kaynıyor.

Metin Münir'in makalesinin tamamını