Ah Aylinim ah.. Nereden bilebilirdin ki...
Vatan gazeetsi yazarı Mutlu Tönbekçi, tutuklanan Vatan'ın internet sitesinin yöneticisi Aylin Duruoğlu için ne yazdı?
"Aylincik, şimdi böyle yazdığım için bana kızmaz inşallah" diyor Vatan yazarı Mutlu Tönbekçi ve "bu gazetenin her halde en etliye sütlüye karışmaz, ve hatta en ürkek insanıdır." diye tanımlıyor Aylin Duruoğlu'nu.... Mutlu Tönbekçi'nin asıl korkusu ise hani “Bayrampaşa: Ben fazla kalmayacağım.” filmi var ya işye bu olayın ona benzemesi...
- (...) Aylinimiz, gazetemizin internet
sorumlusu. Hepimizin tanıdığı, sevdiği, sakin, samimi bir insan.
Yıllardır beraber çalışırız. Ta Sabah gazetesinden beri beraberiz.
Yıllarca hemen hemen her görevde çalışmıştır. Son 2 senedir de web
sitemizin sorumlusu. İşini de gayet iyi yapar.
Aylincik, Bostancı’da hücre evine yapılan baskında ölü ele
geçirilen teröristin arkadaşı diye içeri alındı. Her hangi bir
ilgisi olmadığına dair en küçük bir şüphemiz yok. Dün mahkemesi
oldu. O kadar eminiz ki hakim salar, veya en azından tutuksuz
yargılanmasına karar verir diye bekleren...
Hayır tutuklu yargılanmasına karar verdi.
***
Aylincik, şimdi böyle yazdığım için bana kızmaz inşallah ama bu
gazetenin her halde en etliye sütlüye karışmaz, ve hatta en ürkek
insanıdır. Bırak “devrimci karargah” denilen (ve bana sorarsanız
aslı astarı olmayan, komple uydurulmuş) bir örgüte üyelik,
‘mahallemizi güzelleştirelim derneğine’ bile üye olmayacak bir
insan. İlgilenmez, sevmez öyle şeyleri. Siyaset konuşmaktan bile
çok hoşlanmaz.
Eldeki deliller: Üniversitede aynı sınıfta olmak. 15 yıl boyunca
hiç haberleşmedikten, hiç görüşmedikten sonra Orhan Yılmazkaya’nın
üç yıl önce Aylin’i bir kez gazetede ziyarete etmesi. 2 ay önce
beraber bir kez kahve içmeleri.
Bu kadar.
Bu Orhan Yılmazkaya eskiden gazeteciymiş. Ben tanımıyorum. Sabah’ta
çalışmış. Doğal olarak bir çok kişiyle tanışmış. Sonra bir kitap
çıkarmış. Kitabının tanıtımı için, hep yapıldığı üzre, kapı kapı
dolaşmış. CNN Türk’e de gitmiş, Aylin’e de gitmiş. Bir iki yıl
sonra bir kez daha uğramış, bu sefer bizim gazetenin hemen
yanındaki Astoria’da, hep yapıldığı üzre, kahve içmişler. Bütün bu
zaman zarfında, yani 3 yıl boyunca iki üç kere de telefonla
görüşmüşler.
Bu arada ne olmuşsa Orhan kafayı yemiş ve böyle işlere
kalkışmış.
Bu kişi sizin de arkadaşınız olabilirdi pekala. O kadar da zor
değil. Teröristin arkadaşı olmayacak diye bir şey yok. Terörist
sadece örgüt üyeleriyle görüşecek diye bir şey de yok. Terörist
asosyal olacak diye bir şey yok. Terörist her görüştüğünü örgütüne
üye yapmayaca çalışacak diye bir şey de yok. Kim bilir belki bu
yazıyı şu an bir sürü gizli terörist de okuyordur. Veya siz “aman
Allah korusun” derken belki mesai arkadaşınız korkunç şeyler
planlıyordur. Bilemezsiniz.
***
Hakimi de eleştiremiyorum. Söz konusu operasyon, çatışmalı ve
ölümlü bir operasyon olmasaydı, tutuklama kararının çıkacağını hiç
sanmıyorum. Ama bu kadar patırtı yaratan bir operasyonun
“şüpheli”leri diye getirilenleri herkesin gözü önünde salıvermek,
yetersiz delile rağmen mümkün olmazdı tabii. Hakimin üzerindeki
baskıyı da anlayabiliyorum. ‘ Kamu çalışıyor’ imajını yaratmak
zorunda. Fakat daha önemlisi, polis teröristi o kadar takip etmiş,
onunla bununla üç beş fotosunu çekebilmiş, eh belli ki
telefonlarını da dinlemiş, üstelik operasyonda da bir meslektaşını
kaybetmiş... Şimdi nasıl “Tamam da kardeşim, gitmiş yanlış insanı
takip etmişsin. Bu kızın da diğerlerinin de belli ki ilgisi yok.
Teröristin görüştüğü herkes de örgüt üyesi olmak zorunda değil ya.
Bu kızı da ayrıca takip etmeniz lazımdı” diyebilirsin ki?
Kaybettikleri meslektaşlarının intikamı alınsın diye dört gözle
bekleyen koca bir teşkilatın karşısında... Ne kadar rahat
olabilirsin ki?
Diğer örgüt üyesi olduklarından şüphe edilenlere de bakıyorum,
Orhan Yılmazkaya ile bağlar şöyle: Erkek arkadaşının eski eşinin
arkadaşı, veya sahibi olduğu internet cafede çalışan bir gencin
arkadaşı, veya 3 yıl önce çıkardığı kitabın editörü veya ev
arkadaşının arkadaşının arkadaşı veya en güzeli: hayatında hiç
görmemiş.
Hayatında terörist Orhan Yılmazkaya’yı hiç görmemiş olan kişi de
tutuklu şu an.
***
Hamdi Alkan’
ın yönettiği, Birol
Güven’in yapımcılığını yaptığı bir film var. “Bayrampaşa: Ben fazla
kalmayacağım.” Konu şudur: Bir adam, yıllar sonra bir asker
arkadaşını görür, bir gün çay içelim derler ve ayrılırlar, adamımız
ertesi gün tutuklanır. Çünkü o arkadaşı uyuşturucu satıcısıdır ve
onu da ortağı sanırlar. Hemen çıkacağını sanır ama derdini kimseye
anlatamadığı için 10 yıl içerde kalır.
Ödüm kopuyor böyle bir şey olacak diye..
Ah Aylinim ah.. Nereden bilebilirdin ki...