Adnan Berk Okan'ın suçu ne?..
Kalmamıştı artık ne edep ne adabı; Operasyon gördü ABO’nun, Malafat ve mâbâdı…
Kalmamıştı artık ne edep ne adabı;
Operasyon gördü ABO’nun,
Malafat ve mâbâdı…
Yukarıdaki çağdışı kafiyeli “uyduruk” bendeniz Adnan Berk Okan’a (kimi muzırlara göre “Adnan Ter Kokan" ) ait olup, klavyeden sayfaya dökümü muhterem ve sevgili karım tarafından gerçekleştirilmiştir…
Konuşurken alt bölgemde önce 4.2, sonra
da 5.8 şiddetinde “deprem”
oluyor...
Ve haliyle her gelen ziyaretçiye durumu dilimle anlatmak
yoruyor...
Ben de "veciz ve fakat anlaşılır olsun" diye o
sözü uydurdum,
Yazdıdım karıma;
yatağımın başucuna koydurdum…
Duma, duma dum....
Ve...
Müşteriler tarafından (pardon, ziyaretçiler) çok
"tuttu"...
Ve…
Önce dudaklara yayılan mahcup gülümsemeler, azzzz
sonra pervazsız kahkahalara…
Ve birazzz daha sonra genç kuşakların istilâsıyla
bölgesel ve ahlâk dışı (sözüm ona) esprilere dönüştü...
En Cem Yılmaz espriyi yapan yeğenlerimden biri
benden dört gün önce burun ve boğaz ameliyatı olmuştu...
Oramla ilgili yaptığı espri (yahu ne esprisi küfür, küfür!..),
yaşlı ziyaretçilerimin yüzlerinin Fatma Gül'ün
suça alet edildiği sahneyi izlemiş ev hanımları gibi kızarmasına
sebep olunca ben de ona şöyle dedim:
"Oooluuum... Dünya işte böyle bir şey... Doktorlar bile,
senin gibi gençleri baştan çıkarırken, benim gibi son kullanım
tarihi geçmek üzere olanları g.tten çıkarıyorlar..."
Sevgili dostlar!
Gençler kahkaha atarken, ben yaştakiler ise, zamanında
evlenseydiler 7 çocuk sahibi baba olacak gençlere "Parmak
Çocuk" muamelesi çekerek, "aaaa.... Ayıp
vallaaa..... Parmak kadar çocukların yanında...." diye
söylendiler...
Ve...
Bendenizin gözleri de; her gülüş ve hatta gülümseme bedenimin
güneydoğusunda yeni bölgesel depremler yarattığı için,
Galatasaraylı Sabri’nin tek kişilik baraja
çarptırdığı serbest vuruş sonrasında gözlerinde yerini alan
kuzusal bakışlarla süslendi…
Değerli doslar;
Her ne kadar bu yazının bazı bölümleri redaktör (yani karım)
tarafından sansürlenmek istenmişse de (yazmamakta direnmek
suretiyle) duygu sömürüsündeki üstün yeteneğim
sayesinde (şu son beş cümleyi yüzükoyun ben yazdım) direnci
kırılmış, admin programına kaydı başarıyla(!)
gerçekleştirilmiştir…
Yaniiii…
“Hırt Adnan’dan kurtuldum” diyerek hiç
sevinme Ardıç Kuşu Engin…
Her entelektüel yazından sonra alkışlarla verilecek hakkın…
Her hırtttan ve zart, zurttan sonra ise bildirilecek haddin…
Ve…
Hele sen Çölaşan Emin…
Öyle bir ettim ki “yemin”…
Bırakmam peşini dönüp geriye olsan da “cenin”…
Ve sizler…
Diğerleriniz her kamptan…
Sonunda ettiniz beni mâbâddan…
Hiç mi korkunuz yok Allah’tan…
Belâ okudunuz da şu fukara ABO’ya…
Attınız bedenimi kömür dolu sobaya…
Azzzzz sonra (birkaç güne kadar) dönüyorum…
adnanberkokan@gmail.comNot: Az sonra okuyacağınız kısa bilgi notunu, yüzükyun uzanıp
yazadım.
Karım, admin şifremi öğrendi…
Hatta yazııyı sayfaya göndermeyi de…
Olur a bu bölümde bazı belâlılarım için “övgü” dolu yazılar benim
imzamla çıkarsa sakın inanmayın…
Bilin ki karım, beni o hergelelere “sevimli” göstermek için kendi
oturup yazmıştır…
ABO