A'dan Z'ye Ertuğrul Özkök operasyonu...
Ertuğrul Özkök'ün gidişi sonra ilk etraflıca yorum T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın'dan geldi. A'dan Z'ye Ertuğrul Özkök operasyonu...
Ertuğrul Özkök'ün Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliğini
bıraktığını açıklamasından sonra ilk etraflıca yorum T24 Genel
Yayın Yönetmeni Doğan Akın'dan geldi. Akın, haberi "A'dan Z'ye
Ertuğrul Özkök operasyonu..." başlığıyla yorumladı.
Doğan Akın/T24
A'dan Z'ye Ertuğrul Özkök operasyonu...
Ertuğrul Özkök'ün, Moskova ve
Ankara temsilciliklerinin ardından 20 yıldır yönettiği Hürriyet'in
Genel Yayın Yönetmenliği'nden ayrılması, başka noktaların yanı sıra
AKP-Doğan grubu ilişkileri açısından da irdelenmeyi
gerektiriyor.
İsterseniz epey
uzun olacak bu yazıda filmi biraz geriye doğru
saralım...
- Hürriyet
camiasında sevilen ifadeyle “Türk basınının amiral gemisi” olarak
görülen bu gazeteyi 20 yıl yöneten Özkök, bu süreyle de basın
tarihine geçmiş bulunuyor. Doğan grubunda genellikle Milliyet'teki
Genel Yayın Yönetmenliği koltuğuna oturanlar için yapılan “rodeo
binicisi” benzetmesi, Hürriyet için unutulmuşsa, bunun nedeni
Özkök'ün gazeteyi 20 yıl kesintisiz yönetebilmesidir. Yoksa Türk
basınında âdet olduğu üzere, Hürriyet'te de “genel yayın yönetmeni
acaba ne zaman düşecek” diye beklenmemesi için bir neden
bulunmuyor.
- Özkök, akademi
kökenli bir gazeteci. Ankara İletişim Fakültesi'ni (o dönemdeki
adıyla Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'nu)
bitirdi. Fransa ve Hacettepe Üniversitesi'nde sosyoloji üzerine
çalıştığını, doçent olduktan sonra gazetecilik kariyerine
başladığını biliyoruz.
Akışkan
bir zekâ
- İyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen
Özkök'ün gazete yöneticiliğini en iyi tanımlayabilecek ifade
“akışkan zekâ”dır. Olaylara, insanlara ve gelişmelere göre hızlı
düşünme ve harekete geçme, çok sayıda değişkeni aynı anda kontrol
edebilme özelliği Özkök'ü 20 yıl boyunca Hürriyet'in zirvesinde
tutarken, onu çok ağır eleştirilerin de hedefine oturttu. Örneğin;
halen en kıdemli Ankara gazetecisi olarak Cumhuriyet'te
yazan Cüneyt
Arcayürek, 1980'lerin ortasından itibaren Turgut Özal
ile kurduğu yakın ilişkiden dolayı Ertuğrul Özkök'ü,
yazılarına “Özköşk”
olarak geçirdi. Özkök'ün, kendisine
yakıştırdığı “Özköşk” sıfatına da gülümseyerek Arcayürek'i
Hürriyet'teki köşesinde övdüğünü not edelim. Kişisel ilişkilerden
yönetim anlayışına kadar herhangi bir şeye takılmayan, biteviye
akan bir zekâdan söz ediyoruz.
-Egebank'ın boşaltılmasından sonra, dönemin
Cenajans'ının sahibi Nail
Keçili, bankanın sahibi Murat
Demirel ile tanışmadığını öne sürdü. Ancak Milliyet,
Keçili ile Demirel'in el ele, adeta pişik olmuş fotoğraflarını
yayımladı. Bu yayının ardından Milliyet'te
Yalçın
Doğan Genel yayın Yönetmenliği'nden,
Umur
Talu Genel Yayın Koordinatörlüğü'nden alındı. İki
kıdemli gazeteci daha sonra Milliyet'ten çıkarıldılar.
Milliyet'teki bu süreçte, Özkök'ün de ağırlıklı rol oynadığı
yazıldı, çizildi, konuşuldu. Özkök, bir süre Cumhuriyet'te yazan
Yalçın Doğan'ı Hürriyet'e alarak sulh oldu. Ancak, Hürriyet'in yanı
sıra grubun bütün yayınlarında zaman zaman etkili olan Özkök'ün söz
ettiğimiz akışkanlığının Umur Talu'yu hiçbir zaman menziline
alamadığını belirtelim.
Erdoğan'ın Doğan'a kızgınlığı ve Sabah'ın yeni sahibi
- Özkök'ün görevden ayrılması, bir süreden beri
gözlemlediğimiz bazı gelişmelerle bütünleşiyor. O gelişmelerin
başında, Doğan grubu yayınlarına İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı seçimlerinden (27 Mart 1994) beri mim
koyan Tayyip
Erdoğan'ın kurduğu AKP'nin 3 Kasım 2002'de iktidara
gelmesi bulunuyor. Basına karşı hiddetli, eleştiriye tahammülsüz
bir profil çizen Erdoğan, Doğan grubunun yayın politikasından
hiçbir zaman hoşlanmadı ve bu duygusunu kamuoyundan gizlemedi.
-AKP'ye en yakın işadamlarından
Ahmet
Çalık'ın medya patronu da olmasının arkasında,
Erdoğan'ın bu duyguları ve teşviki belirleyici rol oynadı.
Sabah-ATV grubunun, özel bankaların vermediği, ancak Halk Bankası
ve Vakıfbank'ın ortaklaşa karşıladıkları 750 milyon dolarlık
krediyle Ahmet Çalık tarafından satın alındığı
biliniyor.
Erdoğan '411 el kaosa kalktı' manşetini unutmadı
- Erdoğan ve AKP, 22 Temmuz 2007 seçimlerinden
önce düzenlenen “Cumhuriyet mitingleri”ne ilişkin haber ve yorumlar
vesilesiyle de Doğan grubu yayınlarından hazzetmediğini belli etti.
O mitinglerde en çok atılan slogan ile en çok taşınan pankartlardan
birinin ne olduğunu hatırlıyor musunuz: Doğan medya dışarı!
-Erdoğan için
bardağı taşıran ve ipleri koparan damla, türbanı üniversitelerde
serbest bırakan, diğer eğitim kademeleri ve devlet daireleri için
de açık kapı bırakan MHP destekli Anayasa değişikliğinde
Hürriyet'in manşetinde kullanılan başlık oldu. Hürriyet'in dokuz
sütuna iki satır attığı “411 el kaosa kalktı” başlığını Erdoğan
hiçbir zaman unutmadı, yeri geldikçe tepkisini belli etti. Özkök
de, Erdoğan'ın eleştirilerine köşesinden cevap verdi ve “Anayasa
değişikliği ile Türkiye'nin kaosa sokulduğu” iddiasını sürdürdü.
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin başvurusu üzerine bu değişikliği iptal
etti.
Ergenekon sürecinde Doğan grubu yayınlarına
hakim olan ihtiyatlı tutumun da, AKP mahfillerinde hayırla
anılmadığını biliyoruz.
Özkök
Doğan grubu için baraj puanı
oldu
Devam eden
süreçte, Erdoğan'ın “Doğan grubu içinde büyük oynadığı ve Ertuğrul
Özkök'ün görevden alınmasını baraj puanı saydığı” konuşuldu. Doğan
Yayın Holding'e kesilen rekor vergi ve cezaların, bu iradeden
kuvvet aldığı yorumları yapıldı. Doğan yayın grubunun bütün
varlığını aşan, faiz ve cezalarıyla 5 milyar liraya yaklaşan bu
cezanın teknik açıdan ciddi sorunlar içerdiği yolunda saygın vergi
uzmanlarının yorumları bulunduğunu hatırlatalım. Ve artık vergi
uzmanlarının söz konusu vergi ve cezalar için yapılan başvurulara
“bu artık teknik değil siyasi bir mesele” gibi gerekçelerle görüş
vermek istemediklerine işaret edelim.
Rekor ceza, Yalçındağ'a TÜSİAD Başkanlığı'nı bıraktırdı
- Rekor vergi ile cezaların ardından, TÜSİAD'ın
ilk kadın başkanı olan Arzuhan Doğan
Yalçındağ'ın görevi bırakması gündeme geldi. İlk kez
www.t24.com.tr
sayfalarında okuduğunuz (5 Ekim 2009) bu karar daha sonra resmen
açıklandı ve Yalçındağ, görevdeki ikinci döneminin dolmasına bir
yıl varken TÜSİAD Başkanlığı'nı bırakacağını duyurdu. Yalçındağ'ın
kararında, Doğan grubunun karşı karşıya kaldığı rekor cezalar
konusunda iş dünyasının sessiz kalmasının ve hükümetle potansiyel
bir sürtünme zeminini terk etme stratejisinin etkili olduğunu
söyleyebiliriz.
TÜSİAD
kararını satış pazarlıkları izledi
Yalçındağ'ın ayrılma kararının ardından, Doğan grubunun bazı yayınlarının Almanya ve Türkiye'deki taliplere satılması için pazarlığa oturulması gündeme geldi. Milliyet ve Vatan gazeteleri ile Star TV'nin, Nur cemaatinin önde gelen lideri Fethullah Gülen'e saygısı ve sevgisini sık sık dile getiren, Bergama'da altın madeni işleten, Kanaltürk ve Bugün gazetesini yayımlayan Koza-İpek grubuna satışı için görüşmeler yapıldı. Bir ara Milliyet'in çıkarıldığı pakete Radikal'in dahil edildiğinin konuşulduğu bu süreçte Akın İpek, Sabah'tan Yavuz Donat'ın “Doğan grubuyla anlaştınız mı” sorusuna “Birkaç gün bekleyin, açıklama yapacağız” meyanında bir yanıt verdi. Doğan yayın grubuna hükümet karşısında hedef küçülttürecek satışa ilişkin görüşmelerin vardığı nokta henüz bilinmiyor.
Vuslat Doğan Sabancı'nın arayışı
Özetlediğimiz bu sürecin yanı sıra Hürriyet İcra Kurulu Başkanı Vuslat Doğan Sabancı'nın, uzunca sayılabilecek bir süre önce Özkök'ün yerine bir aday aradığı grupta hep konuşulageldi. Bu arada 2001 sonunda gazete yönetimiyle ihtilafa düşen dönemin Enis Berberoğlu Radikal'e geçti. 2001 sonu ve 2002 yılında Radikal'de köşe yazan Berberoğlu'nun Vuslat Doğan Sabancı'nın girişimiyle Hürriyet'e döndürüldüğünü... Ve İstanbul'daki Haber Koordinatörlüğü'nün ardından Özkök'ün de Genel Yayın Yönetmenliği'nden önceki son durağı olan Hürriyet Ankara Temsilciliği'ne atandığını not düşelim.
Mehmet Y. Yılmaz da konuşulmuştu
Ertuğrul Özkök'ün yerine konuşulan isimlerin
başında, Berberoğlu'nun yanı sıra Hürriyet'te köşe yazan Doğan
Burda Dergi Grubu CEO'su Mehmet Y.
Yılmaz'ın da bulunduğu biliniyor. Milliyet'in
tirajını yükselttiği bir dönemde Hanzade Doğan
Boyner'in ısrarıyla Genel Yayın Yönetmenliği'nden
alınan Yılmaz'ın Sabah grubuna transferi,
Aydın
Doğan ve Mehmet Ali
Yalçındağ'ın girişimleriyle önlenmişti. Mehmet Y.
Yılmaz, AKP'ye muhalif görüşlerini esirgemediği yazıları nedeniyle
bu dönem için değerlendirme dışı kalmış olabilir.
-Yılmaz'dan sonra Hanzade Doğan Boyner'in
isteğiyle Hürriyet Ankara Temsilciliği'nden Milliyet'in başına
getirilen Sedat
Ergin'in de, 2000'lerin ortalarında Özkök'ün
yerine hazırlandığı konuşulmuştu. Halen Hürriyet'te yazan Ergin,
4,5 yıllık Milliyet Genel Yayın Yönetmenliği deneyiminden sonra
potadan çıkmış görünüyor.
Berberoğlu
Ankara, İstanbul ve Almanya'da çalıştı
-1980'li yılların başında Hasan Cemal
Cumhuriyet'inin Ankara Bürosu'nda Sedat Ergin'le yan yana çalışan
isimlerden birisi Enis Berberoğlu'ydu. Yalçın Doğan'ın Cumhuriyet
Ankara Temsilcisi olduğu o dönemde Berberoğlu hem ekonomi, hem
diplomasi alanlarında haberler üreten iddialı bir muhabirdi. Daha
sonra Batı Almanya'nın başkenti Bonn'da Cumhuriyet Temsilciliği
yapan Berberoğlu için “AKP ile yakın” değerlendirmesi yapmak
haksızlık olur. Avusturya Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi
Bölümü'nü bitiren Berberoğlu iyi derecede Almanca ve İngilizce
biliyor. Başbakan Yardımcısı
Cemil
Çiçek'in, 22 Temmuz
seçimlerinden sonra DTP için dile getirdiği ünlü “Ermenistan
sınırına dayandılar” demecini Berberoğlu'na verdiğini
hatırlatalım.
-Doğan ailesine;
AKP'ye karşı profil düşürmüş olmak için, Ertuğrul Özkök'ün
Hürriyet'in başından uzaklaştırılması yeterli gelmiş gibi
görünüyor. Bu düzlemden bakıldığında, Ankara, İstanbul,
Almanya'daki gazetecilik deneyimi ve Vuslat Doğan Sabancı ile olan
güven ilişkisinin Berberoğlu'nu bu göreve taşıdığını
söyleyebiliriz.
-Berberoğlu'ndan boşalan Hürriyet'in Ankara
Temsilciliği'ne kimin getirileceği henüz bilinmiyor. Ankara ve
gazete dışından birisi olmayacaksa, bu görev için adaylardan
birisinin Şükrü
Küçükşahin olduğunu
düşünüyoruz.
Tansu
Özkök
sevinecek
- Medya haberleri veren bazı sitelerde
duyurulan “Hürriyet binasındaki matem havası”nın kapsama alanına
Ertuğrul Özkök'ün eşi Tansu
Özkök'ün girmediğini tahmin ediyoruz. Şu
sözler Tansu Özkök'ün: Bazen ona
“Ertuğrul ben yoruldum bu hayattan, emekli olmak istiyorum, sen
nasıl hâlâ duruyorsun?” diyorum.
İstediği kadar işini taşımasın eve, hep beraber yaşıyorsunuz
sıkıntıları sonuçta. (…) Gazetecilik suya yazı yazmak... Hâlâ
söylüyorum “Ne olur roman yaz.” Yazdığı şeyleri seviyorum ben. Bunu
yaparsa çok mutlu olacak. (Sanem Altan, Vatan, 2 Kasım 2008)
'Güç Ertuğrul'da değil'
Ertuğrul Özkök'ün görevden alınmadığı,
istifa ettiği haberlerine gelince. Olabilir, böyle bir görev için
de, bırakmak için de “kesintisiz 20 yıl” tek başına çok şey ifade
ediyor. Ama son sözü, yine Tansu Özkök
söylesin: Ertuğrul'u sevmesem dayanamazdım,
çoktan giderdim. Bu benim gerçeğim değil. Bu onun gerçeği. Bazen
“Çok yoruldum bu işlerden” der. “Yalan söyleme Ertuğrul, bu senin
tercihin. Yorgun olan benim çünkü bu benim tercihim değildi” derim.
(…) Ertuğrul genel yayın yönetmeni ve köşe yazarı sonuçta. Burada
esas güç Aydın Doğan ve ailesi. Çünkü Aydın Doğan “Tamam Ertuğrul,
gel sen yönetim kuruluna” dediği zaman o güç zaten bitiyor. Güç
Hürriyet. Daha önce de Simavi ailesiydi. Siz o gücün altında bir
şeyler yaratmaya çalışıyorsunuz.
- Evet, AKP iktidarı döneminde medya mimarisi yeniden şekillenirken Aydın Doğan “Tamam Ertuğrul” demiş bulunuyor...