Acun Ilıcalı Survivor'ı anlattı tuvalet var mı ağda yapıyorlar mı?
Acun Ilıcalı Survivor adasının en merak edilenlerini de anlattı. Hande Aydemir'e konuşan Acun Ilıcalı 'adada tuvalet olmadığını' söyledi.
Hande Aydemir'in Acun Ilıcalı ile olan röportajında ikinci perdede Survivor var. Herkesin en çok merak ettiği soruları Acun Ilıcalı'ya sorduk.
Bunlardan biri de Survivor'da tuvalet var mı sorusuydu. Acun Ilıcalı 'Tuvalet yok' deyip ekledi;
-"N'apıyorlarsa yapıyorlar... Ona biz karışmıyoruz. Ormanlık bir adadasın... "
Acun Ilıcalı özel hayatıyla ilgili de konuştu. Kızlarına zaman ayırma konusunda sıkıntı yaşayan Ilıcalı, sırf daha çok görebilmek için bazen kızını işyerinde bile tutuyor.
İşte Acun Ilıcalı ile yaptığımız röportajda ikinci
bölüm;
DÜNYANIN EN SAKİN İNSANI DA SURVİVOR'DA AGRESİFLEŞEBİLİR
H.A.: Survivor'da sizi endişelendiren ya da şaşırtan durumlar oldu mu şimdiye kadar?
A.I.: Hep olur. Survivor sürprizlerle dolu bir yarışma. Her saniye yaşayabiliriz. Temkinli olmak zorundasınız. Açlık ile mücadele eden, tansiyonları yüksek insanlar. Kaybettikleri zaman moraller bozuluyor. Birkaç gün daha aç kalma durumları var. Bunun getirdiği gerilimsel tedirginliği hep yaşıyoruz. Biz her dakika bu konuda tedirginiz. Agresif insanları programlara almakla alakası yok. Dünyanın en sakin insanını da getirseniz, açlık ve zor şartlar ile mücadele ettiğinde zorlanabilir. O yüzden temkinli olmak gereken, sürprizlere açık bir proje.
SURVİVOR İÇİN EN ÇOK GELEN
SORU “YEMEK YİYORLAR MI?”
H.A.: Survivor ile ilgili en çok hangi soru
geliyor?
A.I.: Yemek yiyorlar mı? En çok bu gelir. Bu da yani soru aslında
içine baktığında yanlış bir soru. Onlara temel yiyecekler, erzak
olarak veriliyor. Bu erzakla yaşayın deniyor. Bu erzak da haftada
bir takviye ediliyor. Erzak dediğimiz ne? İki avuç
pirinç, azıcık yağ. Bununla yaşa diyoruz. Açlık
sınırında yaşama bu. Bunun fazlasını vermiyoruz. Üç
aydır yemek yemeden yaşıyorlar. Zaten ne kadar başarılı olursan,
bir şekilde seni suçlarlar... Bu da bizim için normal. Ben açıkçası
bu işlerden motive olan bir tipim. Birisi aleyhte yazdığında daha
çok konsantre oluyorum. Karşı tarafı başarımla ezmeye konsantreyim.
Yani benim için birisi ile ağız dalaşına girmek... Bir yazar var
ayda bir beni yazıyor mesela. Gülüyorum. Ben hep sahada cevap
veriyorum. Muhattap olmuyorum niye, o polemiğin, çamurun içine
girmek istemiyorum. Ben programıma konsantre olayım, programım
başarılı olsun.
Survivor'da şu oldu, bu oldu. Bunlar tabii ki olacak. Ama bir de samimi seyircinin yorumu var ki o da başka bir şey zaten. Onları çok dikkatle dinleyip, sosyal medyadan takip edip belli kararlarda bu yorumları değerlendiriyorum. Ekip olarak da yapıyoruz. Hatta geçenlerde oldu. Oyunun sonu ile ilgili çok eleştiri geldi. Toplantı yaptık, oyunun sonunda sürekli aynı finali yapıyorduk. Seyirciyi haklı bulduk. Eleştiri yolladılar. Seyirci bu kadar istiyorsa sonunu değiştirelim dedik. Öyle bir söz hakkı olmalı seyircinin...
H.A.: O zaman siz her zaman seyircinin
yanındasınız?
A.I.: Her zaman seyirciyi mutlu edemem. Ama genel bir kanı olur.
Yüzde 80'i seyircinin bir konuda hem fikirse... mutlaka dikkate
alırım.
ADADA TUVALET YOK! NE YAPIYORLARSA YAPIYORLAR HİÇ MERAK ETMİYORUM
H.A.: Bize herkes Acun Beyle röportajımız var
dediğimizde, şöyle şeyler sordu: Survivor'da saçlarını boyatıyorlar
mı, kıllarını nasıl alıyorlar, regl olunca ne oluyor... Bu tarz
merak edilen madalyonun diğer yüzü, özel hayatlar ile ilgili neler
söylersiniz? Gerçekten insanlar orada nasıl
yaşıyor?
A.I.: Bir kere sağlık kiti var. Bayanların özel günü için de diğer
bazı şeyler için de sağlık kiti var. Bir de saç traşı için üç dört
yarışmacımıza özel izin verdik. Biri Hasan'dı, biri Yılmaz
Morgül'dü. Cilt problemleri vardı bazılarının özel izin verdik.
Onun dışında bir jilet veriyoruz bir şekilde adada yarışmacılar
kendi çözümlerini buluyor. Tuvalet var mı diyorlar...
Adada tuvalet yok.
H.A.: N'apıyorlar?
A.I.: N'apıyorlarsa yapıyorlar... Ona biz karışmıyoruz. Ormanlık
bir adadasın... Komik bir şey söyleyeyim sana hiç de merak
etmiyorum, n'apıyorlar diye. O çözümü kendi bulacak orada. Ya da
uyku sorunu, kendi çözecek.
H.A.: Bunlar sizin yaptığınız sözleşmede madde madde yer
alıyor mu peki?
A.I.: Tabii ki, sözleşmeye gerek yok ki, Survivor'un bir önceki
yarışmasını izleyen biliyor zaten. Herhangi bir yarışmacıyı ara
şimdi zaten öğrenirsin. Sana söyler. Tuvalet var mı? Yok... Bu
kadar. Saç boyaması diye bir şey de yok.
ABİ KARDEŞ İLİŞKİSİ
İÇİNDE BİRBİRİMİZE TAKILIR ESPRİ YAPARIZ
H.A.: Sert bir mizacı yok mu?
A.I.: Gergin bir ortamda ben de sertim. Ada konseyi oluyor mesela. Beni orada sert görüyorlar ama normalde ben arkadaşlarıyla espri yapan bir tipim. O da birebir de son derece esprili şakalaşmayı seven... Biz zaten kendisi ile görüştüğümüz zaman mutlaka ben ben laf söylerim, o bir laf söyler. Karşılıklı birbirimize takılırız. Makamın insan üzerinde psikolojik bir baskı yaratmaması lazım. Ama kendisi benim büyüğüm, ben abi kardeş ilikisi içinde onun yaptığı her türlü espriye takılırım.
H.A.: Ama bunu siz yaratıyorsunuz demek ki...
A.I.: Evet doğru, ben yaratıyorum. Ama onun da bundan mutlu olduğunu hissediyorum. Biz birbirimizi gördüğümüzde gözümüz gülüyor. Ha şunu da söyleyeyim. Daha komik bir şey, hayatımda bir gün TRT'de iş yapmadım. Cumhurbaşkanına yakınım, bir samimiyetim var, bir gün kullanmadım. Bana avantajı var mı diye soruyorsan, belli değil. Dezavantajı da olmuş olabilir. Sıfır çıkar için, hiç bir beklentim olmadan kurduğum bir dostluk bu. Bu dostluk içinde, reytingim daha az olacakmış, daha çok olacakmış beklentisi içinde değilim o yüzden de zerrece takmam... Benim seyircim benim bu duygumu bilir ama. Demek ki seyirciyle böyle bir ilişki kurabilmişim.
SURVİVOR DAHA NE KADAR DEVAM EDECEK?
H.A.: O Ses Türkiye ve Survivor daha ne kadar
devam edecek? Sizce insanlar sıkılmadı mı? Yeni formatlar gelecek
mi?
A.I.: Sıkılmadıkları belli, reytinleri artıyor. Devam edecek tabii,
seyirci sıkılana kadar devam edecek ama reytingler artıyor demek ki
sıkılmamışlar. Mühim olan, içeriği zengin tutarak, seyirciyi
yormadan, bıktırmadan uzun süre devam edebilmek. Survivor'un ben
çok çok uzun ömürlü bir program olduğunu düşünüyorum. Çünkü
Survivor bir platform, orada hep başka bir hikaye seyrediyoruz
neden sıkılalım ki? Bir de spora dayalı bir program yaptığımız.
Futbol seyretmekten sıkılıyor mu insanlar.
H.A.: Bazıları...
A.I.: Ama seven seviyor.
H.A.: Neden Türkiye dışında peki? Panama'da,
Dominik'te.
A.I.: Şartlar var. Survivor için iki tane, ıssız ve sıcak ada
lazım. Bunları Türkiye'de Şubat'ta Mart'ta bulamazsın. Hem sıcak
hem ıssız olacak. Bu şartlara uygun Panama var, Dominik var,
Filipinler var. Biz de Dominik'i tercih ettik.
KIZLARIM İÇİN ŞARTLARI
ZORLUYORUM
H.A.: Biz röportajlarımızda genelde sorarız. Çocuklarınıza
ve ailenize nasıl vakit ayırıyorsunuz diye. Siz nasıl
ayırıyorsunuz?
A.I.: Şartları zorluyorum en azından. İki gün evvel kızlarımı
görmeye İngiltere'ye gittim. Küçük kızım Melisa şu anda burada.
Büyük kızım Banu da çaprazda. Yani yoktan zaman var ediyor musun
dersen ediyorum. Şartları sonuna kadar zorluyorum. Koca bir günü
onlarla beraber geçirdim, Londra'da. Geldim buraya, Melisa'yı da
şimdi özellikle ofiste tutuyorum. Arada konuşurken buralardan
geçsin diye. Büyük kızım Banu zaten burada çalışıyor, benim
prensesim. Hep görebiliyorum böylece onu.
H.A.: Hiç demiyorlar mı peki, 'bize biraz daha zaman
ayırsan Baba' diye.
A.I.: Daha değerli oluyorum. Yüzüm eskimiyor. O açıdan baktığında
daha değerliyim. Benle geçirilen zaman daha değerli. Benim babam da
böyleydi. Müteahhitti. Bir de şehir dışında iş yapıyordu. Bilecikte
gölet yapıyordu. Biz o zaman Edirne'deydik. Bilecik ile Edirne 6-7
saatti. Hafta sonları geliyordu. Her saniye değerliydi babamla. Ben
de kendi kızlarıma onu yaşatıyorum.
H.A.: Sözünüzü dinleler mi?
A.I.: Çook! Hepsi dinler sözümü. Hiç tereddüt etmeden.
H.A.: Bir baba otoritesi var o zaman.
A.I.: Sevgiyle karışık bir otorite var. Otorite olmalı bence. Çünkü, küçük yaşlar insanın hata yaşları. Bir otorite olmadan hata katsayısı artar bence.
TÜRKİYE'NİN İZLEDİĞİ ADAM HANGİ PROGRAMLARI İZLİYOR
H.A.: Haber izliyor musunuz peki? TV8'de haber olmamasına rağmen, nasıl takip ediyorsunuz haberleri?
A.I.: İnternetten. Haber bültenleri saatinde ben çalışıyor oluyorum. Çok nadir seyrederim. Onun dışında, günümüzde internet sıcak haberleri hemen alabileceğiniz bir kaynak. Yüzde 60-70 takip ediyorum diyebilirim.
H.A.: Okuduğunuz bir köşe yazarı, devamlı takip ettiğiniz
bir tv programı var mı?
A.I.: İsim söylemeyeceğim. Ama bir çok yazarı okurum. Ama 20 yıldır en zevk alarak okuduğun kim dersen ben Hıncal Uluç derim. Hıncal Abinin kaleminin hastasıyım. 20 yıldır da mutlaka okurum. Üç gün geciksem de üç gün içinde ne yazmış diye bakarım. Fikirlerinin yüzde 40'ına katılmam belki ama anlatış şekli çok hoşuma gidiyor. Çok değerli bir isim bence, kendisine hayranım. Bazı yazarların zaman içndeki çelişkilerini gülerek takip ediyorum ama her gün yazdığınız zaman çelişebilirsiniz, bazen de insanın fikri değişebilir. Ona da bir şey denilmez.
H.A.: Televizyon programlarını takip edebiliyor
musunuz?
A.I.: Tabi spor programlarından takip ediyorum. Şansal Abi'yi mümkün olduğunca seyrederim. Rıdvan Hoca'yı seyrederim. Onun dışında gece geç saatlerde Mesut Yar'ı seyrediyorum. Onun saati bize çok uygun. O da Kanal D'de başlayacak şimdi. Beyaz'ı yakaladığımda mutlaka seyrederim. Bizim programların hepsini seyrediyorum da, dış kanallardan da seyrettiğim programlar var. Gündüz programlarını seyretmiyorum, ya da tartışma programlarının hepsini seyredemem ama, prime time'da olanları izlerim ya öncesinde ya sonrasında.
H.A.: Acun Medya gün geçtikçe büyüyor. Siz içeri girer
girmez, televizyoncu olacak insanı anlar mısınız? Konuştuktan sonra
anlar mısınız?
A.I.: Anlarım ama herkes kendine yer bulabilir televizyonda.
Çalışkan ve iyi niyetliyse bizim ailemizde bir iş yapabilir.
Herkesin televizyoncu olması gerekmiyor. Sen bana bir iş söyle, o
meslek bizim mutlaka prodüksiyonun bir yerinden geçer. O yüzden
illa televizyoncu diye bir şey yok, bankacı da lazım, tesisatçı da
lazım.
TÜRKİYE'DE HEDEF BİTTİ ŞİMDİ SIRADA YUNANİSTAN VAR
H.A.: Bir de Yunanistan maceranız var değil mi? Ne
aşamada orası...
A.I.: Yunanistan'da önümüzdeki ekim gibi bir şekilde Yunan
televizyonlarında olacağız. Şeklini tam belirlemedik. Üç alternatif
var. Şu an benim en büyük hedefim, Türkiye'de sağladığım başarıyı
yurt dışında belli ülkelerde göstermek. Şu an neye konsantresin
dersen, Yunanistan'da bir numaralı kanalın ya da en çok seyredilen
programın sahibi olmaya çalışacağız.
ACUN ILICALI'NIN EN BÜYÜK ÖZELLİĞİ NE?
H.A.: Sürekli kazandığınız parayla gündeme gelmek can
sıkıcı değil mi?
A.I.: Can sıkıcı ama bu işin de kuralı bu. Bir şeylere canımın
sıkılması, isyan etmemi gerektirmiyor. Bir yandan özel uçağa binip,
ondan sonra herkes Acun sen ne şirinsin demesini bekleyemezsin.
Bununla ilgili gündeme geleceksin, maddiyat ile gündeme geleceksin,
bu işin kuralı bu. Bu olmak zorunda. Öbür türlü benim için imtihan
biter. Dünyaya imtihan için geliyoruz diye düşünüyorum ben. Bu
imtihanda maddi durumu kötü olanın imtihanı nasıl zorsa, inan buna
çok iyi olanın da imtihanı bir o kadar zor. Benim dertlerimi saysam
40 tane çıkar. Muhabirken de 40 tane çıkardı. Mühim olan bu
dertlerin, altından kalkabilmek ve iyi niyetini koruyabilmek.
H.A.: Acun'un en büyük özelliği ne?
A.I.: Pratik zekası diyebilirim. Durumlara karşı ani çözüm getirme
yeteneğim var. Bir de ağzım iyi laf yapar.