Abdülkadir Selvi'den Gülen ziyareti için bomba açıklama!
Yenişafak Gazetesi Ankara temsilcisi Abdülkadir Selvi İnternethaber'e yaptığı açıklamalarda gündemdeki medya ve sansür tartışmasını da yorumladı...
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER.COM
Yeni Şafak Gazetesi'nin keskin kalemlerinden, her yazdığı, her söylediği olay olan Abdülkadir Selvi son günlerin en önemli gündem maddelerini İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'a yorumladı. Geçen yıl ziyaret ettiği Fethullah Gülen'le fotoğrafları basına sızan Selvi hem oraya neden gittiğini hem de Gülen'le ne konuştuğunu ilk kez açıkladı. Gündemde geniş yer bulan medya ve iktidar ilişkileri tartışmasını da yorumlayan Selvi, sansür iddialarını değerlendirdi.
MEDYANIN CEMAAT BASKISI ALTINDA OLDUĞUNU GÖRÜYORUM
Başbakan'ın konuşmaları da ortaya çıkınca "medya baskı altında" söylemleri ayyuka çıktı. Fatih Altaylı yaşadığı baskıyı anlattı, Cüneyt Özdemir "tehdit edildim" dedi. Sizce de medya baskı altında mı?
"Evet medyanın bir cemaat baskısı altında olduğunu, iktidarla ilişkilerinde de problemli olduğunu görüyorum. Bu konularda ilkeli ve dürüst olmak gerekiyor. Ve ben tehdit edildiğini söyleyen Cüneyt Özdemir ve Adem Yavuz Aslan'a da, CNN Türk ekranlarından bir çağrı yaptım, sizin aracılığınızla da çağrımı yinelemek istiyorum. Adem Yavuz Aslan'a tehdit için kurşun gönderildiğinde gazetesinden çok onu Yenişafak olarak biz savunduk. Eğer bu arkadaşlar tehdit edenlerin isimlerini verirlerse aynı duruşu sergileriz."
DELİKANLI İNSAN BUNU GÖREVDEYKEN YAPAR
Ben geçen hafta Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek, twitter üzerinden benimle ilgili tehdit mesajları gönderenlerle ilgili suç duyurusunda bulundum, bu arkadaşlarımızın da bunu yapması gerekiyor. Yeni ve eski Genel Yayın yönetmenlerinde bir furya başladı, göreve gelirken ya da görevdeyken her türlü sansürü yapıyorlar, basınla uymayan her türlü ilişkilerin içerisine giriyorlar, anket sonuçlarıyla kendilerince oynamaya kalkışıyorlar. Siz Hasan Cemal'i susturun daha sonra çıkın "Bu konuda baskılar oldu" deyin." Delikanlı insan bunu görevdeyken yapar."
HOCA EFENDİ ALEYHİNDE YAZMAMA PAZARLIĞI İLE GELEN YAYIN YÖNETMENLERİ
"Bu konuda ilişkiler sağlıklı mı derseniz buna evet diyemem. Mesela bu dinlemelerde ortaya çıktı; Turgay Ciner "hiçbir yazar benim gazetemde Hoca Efendi aleyhinde yazamaz" dedi. Bu hiç tartışılmadı. Pensilvanya'ya gidip Hoca Efendi ile görüşen bazı Genel Yayın Yönetmenlerinin Hoca Efendi aleyhinde yazmamak kaydı ile, pazarlıkla, bu tür görevlere geldiğini biliyoruz, keşke bunları da çıkıp söyleseler. Ama medyanın hem cemaat hem de hükumetle ilişkileri açısından çok sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değil."
Ortaya çıkan ses kayıtlarında Başbakan'ın medyayı dizayn ettiğini görüyoruz. Bu konuda da eleştirmeyelim mi Başbakan'ı?
HERKES ELEŞTİRİLEBİLİR
"Herkes eleştirilir.Özellikle seçilmiş olanların daha çok eleştirilmesi gerekiyor. Tabi bizde şimdiye kadar meclis, seçilmişler kıyasıya eleştirilir, yerden yere vurulur da askere, iş dünyasına sadece saygılar sunulur, onlar eleştirilemez. Burada da ben işin aslında etik ve ilke boyutuyla ilgiliyim. Bir yapılanma başını ve sonunu bilmediğimiz bir konuşmayı özellikle servis ediyorsa bir algı oluşturmak istiyor demektir. Bu dinlemeler yasal mı değil mi, Fethullah Hoca'nın da konuşmaları çıkıyor, yasal olmayan bir dinleme üzerinden dinleme yapmak doğru değil. Burada da Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre bu dinleme, suçluyla ilgili bir konuşmaysa bu yapılır ama o sırada ağa takılan başka konuşmalar varsa yasa gereği bu konuşmaların Cumhuriyet Savcıları denetiminde imha edilmesi gerkir. Bu imha edilmesi gereken konuşmaları algı operasyonunda kullanmak üzere servis edilen savcıların mutlaka yargılanması gerkiyor, bunun tespit edilmesi gerekiyor."
MEDYA GAZETECİLİK YAPSIN İKTİDARLAR DA ÜLKEYİ YÖNETSİN
"İkincisi, medya sahiplerinin devlet ihalelerine girme konusunun düzenlenmesi lazım. Yasayla da mutlaka düzenlenmesi lazım ama her şey de yasa ve Anayasa ile olmaz. Diğer taraftan da etik kuralı olarak siyasilerin basınla olan basının da siyasilerle olan ilişkilerine bir çekidüzen vermesi lazım. Medya ülkeye hükumetler ve Başbakanlar çıkarmak, hükumetleri düşürmek gibi bir çaba içerisine girmesin gazetecilik yapsın, iktidarlar da ülkeyi yönetsin."
Sizin Fethullah Gülen'le çekilmiş bir fotografınız geçtiğimiz hafta gündemdeydi? Siz CNN Türk ekranlarında bu konuya açıklık getirdiniz ama, neden gittiniz oraya ve ne konuştunuz Fethullah Gülen'le?
BEN HİÇBİR ZAMAN İLKESİZ VE ONURSUZ BİR ADAM OLMADIM
"Evet o fotoğrafı yayınladılar ve o fotograf üzerine "o zaman güç cemaatteydi oraya gittin, şimdi güç hükumette, oradasın" diye yorum yaptılar. Ben hiçbir zaman ilkesiz ve onursuz bir adam olmadım. Yaptığım her şeyin de bedelini ödedim, Ben daha çok genç bir muhabirken yaptığım bir haber yüzünden DGM'de yargılandım. Zaten ben güçlere göre hareket etseydim Ankara'nın en uzun süre muhabirlik yapan idarecisi olmazdım. Ben 4 yıl Yenişafak'ta temsilci vekilliği yaptım, bir gün bile temsilcinin koltuğuna gidip oturmadım, temsilcinin makam odasını bile kullanmadım, makam merakım yoktur."
HOCA EFENDİYİ ZİYARET ETMENİN SUÇ OLDUĞUNU ÖĞRENMİŞ OLDUM
O fotografın başka karelerine bakarlarsa orada 5 tane Ankara temsilcisi olduğunu görürler. Ben o arkadaşlarımdan izin almadığım için orada onlarla ilgili bir beyanda bulunmadım. Beni oraya, Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal davet etti, "Ekrem Dumanlı özellikle senin de olmanı istiyor" dedi. Washington'da Amerika'lı İşadamlarının Türkiye ile ilgili bir paneli vardı, onu takip ettik, ardından "Hoca Efendi'yi ziyaret etmek ister misiniz" diye bizi davet ettiler. Biz ev sahibinin davetine uyarak oraya gittik. Deme ki cemaat oraya götürdükleri insanları aynı zaman da fotoğraflayarak cürmü meşhut gibi yayınlıyorlar. Ben, iman ve Kuran işleriyle uğraşan bir hoca efendiyi ziyaret etmenin suç olduğunu cemaat bu fotografımı yayınlayınca öğrendim."
BEN DAVET EDİLMEDEN ÖNCE CEMAATİ ELEŞTİRİYORDUM
"Biz oraya geçen yıl gittik. Yani 7 Şubat olayından sonra. 7 Şubat olayında ben cemaat karşısında çok keskin ve çok net bir tavır sergiledim, ciddi eleştiriler yaptım, bu eleştirileri de kendilerine söyledim. "Bir cemaat istihbarat savaşına girmez, bir cemaat iktidara talip olmaz, bunlar olursa siz hizmetinizi ve cemaatinizi ateşin ortasına atmış olursunuz, cemaatler tarihinde bu tür savaşlara girip de kazanan yoktur" dedim. Bunları söyledikten sonra ben oraya davet edildim. Cemaatin başka davetleri de olmuştu onlara katılamamıştım. Bir cemaat, kendi lideri olan Hoca Efendi ile çekilmiş bir fotoğrafı bir suç delili gibi sunmak suretiyle aslında bence Hoca Efendi'ye çok büyük zarar verdi. Şimdi, onu ziyarete gidenlerin aklında "fotoğrafımız çekilip hangi gün aleyhimizde kullanılacak" sorusu olacak. Ben yaptığımdan hiç yüksünmüyorum."
HOCA EFENDİYE DEDİM Kİ...
"Sizin aracılığınızla burada ilk kez açıklıyorum; Ben orada Hoca Efendi'ye "Efendim, Türkiye'de bir çözüm süreci başladı, özellikle dindarların ve cemaatin bu konuda kafası karışıktı, ilk başta karşı çıkanlar oldu, ancak siz ne zaman ki sulhta hayır var dedniz bu kafa karışıklığı giderildi, bu konuda çok önemli bir hizmet oldu, Allah razı olsun sizden" dedim. O da çözüm süreci ile ilgili düşüncelerini söyledi, kendisine kitaplarımı hediye ettim, ve kitaplarıma tek tek baktı, "Ben sizi takip ediyorum" dedi. Orada konuşulan budur. Diğer temsilci arkadaşlarımızın da soruları oldu, güzel bir sohbet gerçekleşti. Bize hediye ettikleri torbanın içerisinde de Nazlı Ilıcak'ın söylediği gibi ananas yoktu, bir tesbih vardı, o da duruyor hala bende."
Bu kavga sebebiyle cemaatten olan gazeteci arkadaşlarınızla aranız açıldı mı, bu olaylar etkiledi mi dostluğunuzu?
BU OLAYLAR GAZETECİ ARKADAŞLARIMIZLA İLİŞKİMİZİ ETKİLEDİ
"Elbetteki etkiledi. Ama ben onların şahsına, ailelerine, kişiliklerine yönelik hiçbir söz etmem. Hatta, Mustafa Ünal'la Ülke TV'de birlikte yaptığımız programdan onun zor durumda kalmaması için ayrıldım, program da daha sonra yayından kaldırıldı. Devam etseydi incitici olabilirdi. Zaten tüm bu olanlar bu ilişkileri etkilemezse tüm yazdıkalrımız bir tiyatrodan ibaret olur. Ben yazdıklarımla her zaman yüreğimi ve inançlarımı ortaya koyan bir insanım, inanarak bunları yazdıktan sonra hiçbir şey yokmuş gibi hareket edersem kendi kişiliğime tutarsız davranmış olurum."
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN BURAYA TIKLAYIN...
İNTERNETHABER.COM
Yeni Şafak Gazetesi'nin keskin kalemlerinden, her yazdığı, her söylediği olay olan Abdülkadir Selvi son günlerin en önemli gündem maddelerini İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'a yorumladı. Geçen yıl ziyaret ettiği Fethullah Gülen'le fotoğrafları basına sızan Selvi hem oraya neden gittiğini hem de Gülen'le ne konuştuğunu ilk kez açıkladı. Gündemde geniş yer bulan medya ve iktidar ilişkileri tartışmasını da yorumlayan Selvi, sansür iddialarını değerlendirdi.
MEDYANIN CEMAAT BASKISI ALTINDA OLDUĞUNU GÖRÜYORUM
Başbakan'ın konuşmaları da ortaya çıkınca "medya baskı altında" söylemleri ayyuka çıktı. Fatih Altaylı yaşadığı baskıyı anlattı, Cüneyt Özdemir "tehdit edildim" dedi. Sizce de medya baskı altında mı?
"Evet medyanın bir cemaat baskısı altında olduğunu, iktidarla ilişkilerinde de problemli olduğunu görüyorum. Bu konularda ilkeli ve dürüst olmak gerekiyor. Ve ben tehdit edildiğini söyleyen Cüneyt Özdemir ve Adem Yavuz Aslan'a da, CNN Türk ekranlarından bir çağrı yaptım, sizin aracılığınızla da çağrımı yinelemek istiyorum. Adem Yavuz Aslan'a tehdit için kurşun gönderildiğinde gazetesinden çok onu Yenişafak olarak biz savunduk. Eğer bu arkadaşlar tehdit edenlerin isimlerini verirlerse aynı duruşu sergileriz."
DELİKANLI İNSAN BUNU GÖREVDEYKEN YAPAR
Ben geçen hafta Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığı'na giderek, twitter üzerinden benimle ilgili tehdit mesajları gönderenlerle ilgili suç duyurusunda bulundum, bu arkadaşlarımızın da bunu yapması gerekiyor. Yeni ve eski Genel Yayın yönetmenlerinde bir furya başladı, göreve gelirken ya da görevdeyken her türlü sansürü yapıyorlar, basınla uymayan her türlü ilişkilerin içerisine giriyorlar, anket sonuçlarıyla kendilerince oynamaya kalkışıyorlar. Siz Hasan Cemal'i susturun daha sonra çıkın "Bu konuda baskılar oldu" deyin." Delikanlı insan bunu görevdeyken yapar."
HOCA EFENDİ ALEYHİNDE YAZMAMA PAZARLIĞI İLE GELEN YAYIN YÖNETMENLERİ
"Bu konuda ilişkiler sağlıklı mı derseniz buna evet diyemem. Mesela bu dinlemelerde ortaya çıktı; Turgay Ciner "hiçbir yazar benim gazetemde Hoca Efendi aleyhinde yazamaz" dedi. Bu hiç tartışılmadı. Pensilvanya'ya gidip Hoca Efendi ile görüşen bazı Genel Yayın Yönetmenlerinin Hoca Efendi aleyhinde yazmamak kaydı ile, pazarlıkla, bu tür görevlere geldiğini biliyoruz, keşke bunları da çıkıp söyleseler. Ama medyanın hem cemaat hem de hükumetle ilişkileri açısından çok sağlıklı olduğunu söylemek mümkün değil."
Ortaya çıkan ses kayıtlarında Başbakan'ın medyayı dizayn ettiğini görüyoruz. Bu konuda da eleştirmeyelim mi Başbakan'ı?
HERKES ELEŞTİRİLEBİLİR
"Herkes eleştirilir.Özellikle seçilmiş olanların daha çok eleştirilmesi gerekiyor. Tabi bizde şimdiye kadar meclis, seçilmişler kıyasıya eleştirilir, yerden yere vurulur da askere, iş dünyasına sadece saygılar sunulur, onlar eleştirilemez. Burada da ben işin aslında etik ve ilke boyutuyla ilgiliyim. Bir yapılanma başını ve sonunu bilmediğimiz bir konuşmayı özellikle servis ediyorsa bir algı oluşturmak istiyor demektir. Bu dinlemeler yasal mı değil mi, Fethullah Hoca'nın da konuşmaları çıkıyor, yasal olmayan bir dinleme üzerinden dinleme yapmak doğru değil. Burada da Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu'na göre bu dinleme, suçluyla ilgili bir konuşmaysa bu yapılır ama o sırada ağa takılan başka konuşmalar varsa yasa gereği bu konuşmaların Cumhuriyet Savcıları denetiminde imha edilmesi gerkir. Bu imha edilmesi gereken konuşmaları algı operasyonunda kullanmak üzere servis edilen savcıların mutlaka yargılanması gerkiyor, bunun tespit edilmesi gerekiyor."
MEDYA GAZETECİLİK YAPSIN İKTİDARLAR DA ÜLKEYİ YÖNETSİN
"İkincisi, medya sahiplerinin devlet ihalelerine girme konusunun düzenlenmesi lazım. Yasayla da mutlaka düzenlenmesi lazım ama her şey de yasa ve Anayasa ile olmaz. Diğer taraftan da etik kuralı olarak siyasilerin basınla olan basının da siyasilerle olan ilişkilerine bir çekidüzen vermesi lazım. Medya ülkeye hükumetler ve Başbakanlar çıkarmak, hükumetleri düşürmek gibi bir çaba içerisine girmesin gazetecilik yapsın, iktidarlar da ülkeyi yönetsin."
Sizin Fethullah Gülen'le çekilmiş bir fotografınız geçtiğimiz hafta gündemdeydi? Siz CNN Türk ekranlarında bu konuya açıklık getirdiniz ama, neden gittiniz oraya ve ne konuştunuz Fethullah Gülen'le?
BEN HİÇBİR ZAMAN İLKESİZ VE ONURSUZ BİR ADAM OLMADIM
"Evet o fotoğrafı yayınladılar ve o fotograf üzerine "o zaman güç cemaatteydi oraya gittin, şimdi güç hükumette, oradasın" diye yorum yaptılar. Ben hiçbir zaman ilkesiz ve onursuz bir adam olmadım. Yaptığım her şeyin de bedelini ödedim, Ben daha çok genç bir muhabirken yaptığım bir haber yüzünden DGM'de yargılandım. Zaten ben güçlere göre hareket etseydim Ankara'nın en uzun süre muhabirlik yapan idarecisi olmazdım. Ben 4 yıl Yenişafak'ta temsilci vekilliği yaptım, bir gün bile temsilcinin koltuğuna gidip oturmadım, temsilcinin makam odasını bile kullanmadım, makam merakım yoktur."
HOCA EFENDİYİ ZİYARET ETMENİN SUÇ OLDUĞUNU ÖĞRENMİŞ OLDUM
O fotografın başka karelerine bakarlarsa orada 5 tane Ankara temsilcisi olduğunu görürler. Ben o arkadaşlarımdan izin almadığım için orada onlarla ilgili bir beyanda bulunmadım. Beni oraya, Zaman Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Ünal davet etti, "Ekrem Dumanlı özellikle senin de olmanı istiyor" dedi. Washington'da Amerika'lı İşadamlarının Türkiye ile ilgili bir paneli vardı, onu takip ettik, ardından "Hoca Efendi'yi ziyaret etmek ister misiniz" diye bizi davet ettiler. Biz ev sahibinin davetine uyarak oraya gittik. Deme ki cemaat oraya götürdükleri insanları aynı zaman da fotoğraflayarak cürmü meşhut gibi yayınlıyorlar. Ben, iman ve Kuran işleriyle uğraşan bir hoca efendiyi ziyaret etmenin suç olduğunu cemaat bu fotografımı yayınlayınca öğrendim."
BEN DAVET EDİLMEDEN ÖNCE CEMAATİ ELEŞTİRİYORDUM
"Biz oraya geçen yıl gittik. Yani 7 Şubat olayından sonra. 7 Şubat olayında ben cemaat karşısında çok keskin ve çok net bir tavır sergiledim, ciddi eleştiriler yaptım, bu eleştirileri de kendilerine söyledim. "Bir cemaat istihbarat savaşına girmez, bir cemaat iktidara talip olmaz, bunlar olursa siz hizmetinizi ve cemaatinizi ateşin ortasına atmış olursunuz, cemaatler tarihinde bu tür savaşlara girip de kazanan yoktur" dedim. Bunları söyledikten sonra ben oraya davet edildim. Cemaatin başka davetleri de olmuştu onlara katılamamıştım. Bir cemaat, kendi lideri olan Hoca Efendi ile çekilmiş bir fotoğrafı bir suç delili gibi sunmak suretiyle aslında bence Hoca Efendi'ye çok büyük zarar verdi. Şimdi, onu ziyarete gidenlerin aklında "fotoğrafımız çekilip hangi gün aleyhimizde kullanılacak" sorusu olacak. Ben yaptığımdan hiç yüksünmüyorum."
HOCA EFENDİYE DEDİM Kİ...
"Sizin aracılığınızla burada ilk kez açıklıyorum; Ben orada Hoca Efendi'ye "Efendim, Türkiye'de bir çözüm süreci başladı, özellikle dindarların ve cemaatin bu konuda kafası karışıktı, ilk başta karşı çıkanlar oldu, ancak siz ne zaman ki sulhta hayır var dedniz bu kafa karışıklığı giderildi, bu konuda çok önemli bir hizmet oldu, Allah razı olsun sizden" dedim. O da çözüm süreci ile ilgili düşüncelerini söyledi, kendisine kitaplarımı hediye ettim, ve kitaplarıma tek tek baktı, "Ben sizi takip ediyorum" dedi. Orada konuşulan budur. Diğer temsilci arkadaşlarımızın da soruları oldu, güzel bir sohbet gerçekleşti. Bize hediye ettikleri torbanın içerisinde de Nazlı Ilıcak'ın söylediği gibi ananas yoktu, bir tesbih vardı, o da duruyor hala bende."
Bu kavga sebebiyle cemaatten olan gazeteci arkadaşlarınızla aranız açıldı mı, bu olaylar etkiledi mi dostluğunuzu?
BU OLAYLAR GAZETECİ ARKADAŞLARIMIZLA İLİŞKİMİZİ ETKİLEDİ
"Elbetteki etkiledi. Ama ben onların şahsına, ailelerine, kişiliklerine yönelik hiçbir söz etmem. Hatta, Mustafa Ünal'la Ülke TV'de birlikte yaptığımız programdan onun zor durumda kalmaması için ayrıldım, program da daha sonra yayından kaldırıldı. Devam etseydi incitici olabilirdi. Zaten tüm bu olanlar bu ilişkileri etkilemezse tüm yazdıkalrımız bir tiyatrodan ibaret olur. Ben yazdıklarımla her zaman yüreğimi ve inançlarımı ortaya koyan bir insanım, inanarak bunları yazdıktan sonra hiçbir şey yokmuş gibi hareket edersem kendi kişiliğime tutarsız davranmış olurum."
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN BURAYA TIKLAYIN...