Abdulkadir Selvi'den bomba kırık sandalye kulisi! Meğer Gül zamanından kalmaymış!
Hürriyet gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi, 'Erdoğan’ın ilginç görüşmeleri ve yeni kulisler' başlığıyla yayınlanan yazısında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu arasında gerçekleşen görüşmenin dikkat çeken detaylarını yazdı.
Abdulkadir Selvi, Erdoğan Karamollaoğlu görüşmesinden
perde arkasını uzun uzun yazmış ama biz en çok ilgimizi çekenle
başlayalım.
İmamoğlu'nun Külliye'deki kırılan sandalyesi...
Biliyorsunuz medya dünyasında baya bir gündem oldu, mavralar
yapıldı.
Selvi o sandalyelerin Abdullah Gül zamanından kalma olduğunu
söyledi.
Buradan ince bir siyasi mesaj çıkar mı sizce, hem
İmamoğlu'na hem de Karamollaoğlu'na? Hani hazırda yeni parti
hazırlıkları falan da varken...
Ne dersiniz?
ŞİMDİ GELELİM SELVİ'NİN DİĞER KULİSLERİNE...
Selvi, Karamollaoğlu'nun Erdoğan'a
"Esad'la görüşün, siz olmasanız da sizin adınıza birilerinin
görüşmesi lazım" dediğini aktardı.
"Beraber çalışmamız lazım" teklifi
"Görüşmede düşünce suçları ve FETÖ'den yargı kararıyla geri dönenlere ilişkin ileriye dönük bazı sinyaller edindim diyen Selvi, "Sohbetin en koyu anında Erdoğan, 'Aslında bizim beraber çalışmamız lazım' demiş. Karamollaoğlu ise 'Ben o konulara girmek istemiyorum. Sadece endişelerimi paylaşmak istiyorum' karşılığını vermekle yetinmiş" diye yazdı.
"Sandalyeler Gül döneminde alındı"
Selvi, Erdoğan'ın belediye başkanlarıyla bir araya geldiği toplantıda İmamoğlu'nun sandalyesinin kırılması olayına da değinerek söz konusu sandalyelerin 'Abdullah Gül döneminde alındığını' söyledi:
"Kırılan sandalye dahil, toplantıda kullanılan sandalyeler Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde alınmış, Çankaya Köşkü’nden Külliye’ye taşınmış. Yakında su bardaklarıyla ilgili bir şey olursa da peşinen söyleyeyim, su bardakları başta olmak üzere yemek takımları da Gül döneminden kalmaymış."
Selvi'nin yazısının ilgili kısmı şu şekilde:
İlk başlık, FETÖ’yle mücadele konusu olmuş. Karamollaoğlu, FETÖ’yle mücadele adı altında yaşanan mağduriyetleri gündeme getirmiş. “15 Temmuz’dan sonra mağdurlar türedi. FETÖ’yle mücadele kapsamında kamuda görevden almalar oldu. Ancak bunların bir kısmı yargı kararıyla geri döndü. Fakat bunlar göreve başlatılmıyor. Bunlarla ilgili bir çözüm bulmak lazım. Belki aynı kurumda olmayabilir ama başka bir yerde çalışmalarını sağlamak lazım. Bunlara belki bir af çıkarılabilir ya da en azından bir çözüm geliştirilebilir” demiş. Erdoğan ise ayrıntılı bir şekilde FETÖ’yle mücadelenin zorluklarını anlatmış. Ama çok daha önemli bir şey söylemiş. “Bazı hazırlıklar yapıldı ama beni tatmin etmedi” demiş. Karamollaoğlu, Erdoğan’ın yeni bir çalışma yaptıracağı izlenimi edinmiş.
"Siz de hapse girdiniz"
İkinci başlığı ise cezaevindeki gazeteciler ve sanatçılar başta olmak üzere düşünce suçluları oluşturmuş. Karamollaoğlu, “Gazeteciler, siyasetçiler, düşünce adamları ceza alıyor. Siz de bir şiir okuduğunuz için hapse girmiş birisiniz. Siz de bir düşünce mağdurusunuz” demiş. Erdoğan bunun üzerine şahsına yönelik hakaret edenlere ilişkin iki-üç örnek paylaşmış. 'Peki ben bunlara ne yapayım?' diye sormuş. Karamollaoğlu bunun üzerine, 'Bana da hakaret edenler oluyor. İlk önceleri hemen avukatlara talimat veriyor, dava açmalarını istiyordum. 10-15 oldu. Pişmanlıklar gelmeye başladı. Pişman oldular. Bunun üzerine avukatlara ‘Davaları geri çekin’ dedim. Siyasi olarak bu sizin için de iyi olur' karşılığını vermiş. Canan Kaftancıoğlu ya da Nazlı Ilıcak'ın ismi geçmemiş ama sanki ruhları dolaşmış o görüşmede.
"ABD'nin PKK'ya silah yardımı ancak Esad'la görüşülerek çözülebilecek bir konu"
Üçüncü olarak çok netameli bir konuyu gündeme getirmiş Temel Karamollaoğlu. 'Esad’la görüşün' demiş. Sözleri aynen şöyle: 'Siz doğrudan Esad’la görüşmeyebilirsiniz ama Esad’la doğrudan bir temas kurulması lazım. Suriye’deki gelişmeler bizi endişelendiriyor. ABD, PKK'ya on binlerce TIR silah yardımı yapıyor. Amerikalılar bir ordunun kurulması için gerekli olan her silahı verdiler. Bu bizi endişelendiriyor. Bu ancak Esad’la görüşerek çözülebilecek bir konu. Siz olmasanız da sizin adınıza birilerinin doğrudan Esad’la görüşmesi lazım.'
Erdoğan'ın ne cevap verdiğini öğrenebilmiş değilim. Ama sohbetin dostane sonuçlandığını öğrendiğimde en azından şiddetle itiraz etmediği sonucunu çıkardım."