Abdülkadir Selvi
Başkanlık tartışmalarına, farklı bir bakış açısıyla katılan Abdülkadir Selvi'yi alkışlıyoruz.
7 Haziran seçimleri, şüphesiz ki Türk tipi başkanlık konusunda da bir dönüm noktası olacak. Seçim yaklaşırken büyüyen tartışmalarda en çok üzerinde durulan detay da, bu başkanlığın bir dikatatörlük veya tek adamlık getirip getirmeyeceği korkusu.
İşte bu tartışmalara en farklı argümanla yaklaşan isimlerden biri de Abdülkadir Selvi oldu. Yeni Şafak'ta yayınlanan "Cumhurbaşkanı'nın masasından bildiriyorum" başlıklı köşe yazısında, başkanlık tartışmalarının akademisyenler ve düşün insanlarıyla birlikte o masada konuşulup tartışıldığını vurgularken şu önemli detayın da altını çizdi:
"İki yazı da aktardığım tartışmalar tek adam iddialarına muhatap olan, Cumhurbaşkanı'nın masasında gerçekleşiyor. Siz gidin de bu tartışmayı tek adamların yüzüne karşı yapın bakalım? "
***
Elbette siyasetçilerin görevi, toplumun yararına ve çıkarına, ülkenin refahına hizmet edecek değişimleri tasarlamak ve hayata geçirmektir.
Bir siyasetçiyi, üstelik de seçilmiş ve halk tarafından yetkilendirilmiş bir siyasetçiyi, ülkeye hizmet edecek bir projeyi ülkenin ileri gelen bilim insanları, siyasetçileri, düşünürleri, gazetecileri ile oturup tartışıyor diye "tek adamlıkla" suçlamanın mantıksızlığını dile getiren Abdülkadir Selvi alkışı hak ediyor.
Eski Türkiye'nin aktörleri geçmişte değişimleri silah zoruyla ve darbeyle gerçekleştirmeye alışık olduğundan, başkanlık sisteminin de yine onların alışık olduğu şekilde bir zorbalık süreci anlamına geldiğini düşünüyor olmalılar.
Yoksa, halkın önünde, televizyonlarda, medyada, mecliste, siyasi partiler düzleminde, akademisyenler arasında hiç durmaksızın tartışılan bir sistemi nasıl olup da tek adamlık olarak yorumluyabiliyorlar, başka bir izahını bulmak güç!
Oktay İhsan /