Abdülkadir Selvi için...

Nazlı Hanım ise malumunuz Selvi’yi “muhatap” kabul etmiyor gülmedi…

Sadece Nagehan değil ben de gülme krizine girdim ekran karşısında…

Yahu meğer ne komik adammış o öyle…

Nasıl da esprili…

Gerçi biraz eski tarzdı esprileri ama olsun…

Espri espridir aabi…

Bizi güldürdü ya, ben ona bakarım…

Altan Öymen ve Kadri Gürsel bile güldü…

Nazlı Hanım ise malumunuz Selvi’yi “muhatap” kabul etmiyor gülmedi…

Ama o da Temel gibi mutlaka eve gidince gülmüştür…

Vay anasını…

Aslında tipine bakarsanız hiç de öyle “komik bir adam” gibi durmuyor…

Ciddi…

Ağır başlı…

Vakur…

Her ana racon kesecekmiş gibi…

Ama…

Yanılttı hepimizi…

Yere yatırdı…

Bir ara karım geldi yanıma…

Neden o kadar çok güldüğümü sordu…

Halen güldüğüm için cevap veremedim…

Ekranı işaret ettim…

“Nagehan’a mı gülüyorsun?” diye sordu…

Elimi yelpaze gibi ama yukarıdan aşağı “hayır” der gibi salladım…

“Altan Bey’e mi?..”

Elim yelpaze…

“Nazlı Hanım’a mı?”

Elim halen yelpaze…

“Şu tel çerçeve gözlüğü olana mı?”…

Elim ters yelpaze olmakta devam ve neredeyse katılmak üzereyim…

Berjerden yere düşüyorum, kalkıyorum sonra tekrar oturmaya çalışıyorum ama gülmekten gözlerimden yaş geldiği için berjeri bulamıyorum…

“Kalın çerçeve gözlüğü olan mı?..”

Elimi DP’nin “yeter söz milletin” diyen şekli gibi tuttum havada…

Karım hiçbir şey söylemeden çekti gitti…

Ben halen gülüyordum…

Hay Allah razı olsun…

Alkışlarım beni ve izleyen herkesi öylesine çok güldüren Abdülkadir Selvi için.