5 Yıl önce Özkök'e çok utanacaksın demişti!

Özkök bugün köşesinden 5 yıl önceki yazısı için özür diledi. Bugün yazarı Nuh Gönültaş o yazının ardından çok utanacaksın demişti.

GAZETECİLER.COM  (ÖZEL) Hürriyet'in 20 yıl genel yayın yönetmenliğini yapan Ertuğurul Özkök, bugün köşesinden nedamet getirdi ve Merkez Bankası başkanından genel yayın yönetmeniyken yayınladığı haber ve manşetler için özür diledi.

ÖZKÖK BUGÜN ÖZÜR DİLEDİ AMA...

"Sayın Başkan; Başta size çok hoyratça davrandık. Siz, hiçbir zaman mukabele-i bilmisil yapmadınız.
Onu bırakın, mukabelede bile bulunmadınız. Bir tek gün bize sitem dahi etmediniz. İlk günlerin hoyratlığı için sizden özür diliyorum. Sizden önce eşiniz Duriye Hanımefendi'den özür diliyorum."

Bu satırları yazan Özkök'ün özür dilemesi medya kulislerinde günün konusu olurken, 21 Nisan 2006'da yazdığı yazı da yeniden akla geldi.

ERTUĞRUL ÖZKÖK NE YAZMIŞTI?

Özkök bundan 5 yıl önce bugün özür dilemesine neden olan o yazısında "Başkan'ın evinin önündeki en tanıdık ama en çarpıcı unsurlar, kapıdaki ayakkabılar. Üçü de erkeklere ait. Üçü de çamurlu. Bir de, kadınının bu zavallı ve hüzünlü görüntüsü beni düşündürüyor. Rol modelleri bu kadınlar mı olacak? diye yazmıştı.

Bugün gazetesi yazarı Nuh Gönültaş ise o yazıdan 2 gün sonra 23 Nisan 2006 Pazar günü "Bu Beyaz Türk Basını çok vicdansız be" başlıklı yazısında Özkök'ü eleştirmiş ve "ileride bu yazıdan çok utanacaksın" diye yazmıştı.

BİR GÜN O YAZINDAN DOLAYI UTANACAKSIN 


İşte Gönültaş'ın o yazısından satır başları:

Bir insanın kıyafetine ya da yaşam biçimine bakıp onun hakkında hemen hüküm vermek bir sosyoloji doçentine yakışır mı?

Bir sosyolog gazeteci öyle bir fotoğrafa bakıp anında aidiyet iması yapabilir mi? Oysa anlamaya çalışmak önyargılarla yargılamaktan daha iyidir. Kaldı ki anladıktan sonra yargılamak daha âdil bir davranış olurdu.

(...)

Bunun bir anlamı olabileceğini, o anlamın ne olduğunu anlamaya çalışmaktansa böyle aşağılayıcı ifadelerle dolu bir yazıyı yazmak çok zalimce. Eğer bunlara “Beyaz Türk basını diyeceksek” müsaade edin bunların çok vicdansız ve vicdansızca olduğunu da söyleyelim.

Kadıncağızı ev halinde yakalamışlar. Güler yüzlü bir hanım. Belli ki kocasının terfi etmesinden mutlu olmuş. Gazeteciler kapısını çalınca da aklından hiç bir cinlik geçmeden, ev hali filan demeden içeri almış.

Bak sevgili Beyaz Türk’üm. Şimdi... Bu insanların evinde namaz kılınır mı bilmem. Ama ayakkabıların evin dışında bırakılması öncelikle temizlik ile ilgilidir. Temiz olmayan yerde namaz kılınmaz. Onun için Müslüman toplumlarda eve ayakkabı ile girilmez. Namaz kılmasalar da çoğunluk bu uygulamayı benimsemiştir. Bu da olayın topluma mal olmuş kültürel bir boyutu olduğunu gösterir.

(...)

Sen sınıfsal bir vakadan bahsediyorsun. Marks gibi sen de haklısın. Ama şunu söyleyeyim. Emekli olan Merkez Bankası Başkanı Ahmet Yüksel Serdengeçti yeni başkan için “Kefil olurum, liyakatli bir insandır” deyip, Cumhurbaşkanı’na da “liyakat” konusunda öneride bulunduğuna göre, sana da olsa olsa işte bu yazıyı yazmak düşerdi. Sen de onu yaptın. Bu yazından çok utanacaksın!

Nuh Gönültaş
'ın yazısının tamamını okuyabilirsiniz.