28 Şubat’ı bir de ondan dinleyin
28 Şubat'ta 32.Gün'ün dümeninde olan Cüneyt Özemir, ''Gazetecilik adına korkunç bir dönemdi. Bugün Birand birilerinden özür bekliyor, hiç beklemesin,'' diyor
Bundan 10 yıl önce 28 Şubat döneminde 32. Gün programının dümeninde Rıdvan Akar ile Cüneyt Özdemir vardı. Kendi tabiriyle, herkesin günah çıkarttığı şu günlerde, on yıl önce yaşadığı korkunç yalnızlığı bir kez daha hatırlıyor. Sadece askerlerin değil, meslektaşlarının, politikacıların yani neredeyse herkesin onlara lanetli gibi baktığı günleri unutmanın çok zor olduğunu söyleyen Özdemir, 28 Şubat’ın 32.Gün yansımalarını büyük bir açık yüreklilikle anlatıyor ve adeta Mehmet Ali Birant’ın eksik bıraktığı boşlukları dolduruyor.
...
İşte Cüneyt Özdemir’n kaleminden 28 Şubat
günleri:
Henüz Andıç peydahlanmamıştı. Aslında Andıç tüm
baskıların zirvesiydi. Bir de öncesi vardı.
Dönemin şanlı paşası Özkasnak sürekli Show Tv Genel Müdürü
ve yöneticilerini arıyordu. 32. Gün’de ne yapıp ne
yapamayacağımız yönünde sürekli uyarılıyorduk.
Programı hazırlarken üzerimizdeki baskı o kadar korkunçtu ki bir
süre sonra hiçbir konuya el atamaz hale gelmiştik.
Güneydoğu ile ilgili herhangi bir haber yapmamız askerler
tarafından alenen yasaklanmıştı.
Erbakan veya islam alemi ile ilgili ancak küfür kıyamet yayınlara
izin vardı ki biz zaten o sularda dolaşmıyorduk. Yani o da
yasaktı. Siyaset yasaktı. Ekonomi yasaktı. En son Susurluk süreci
ile ilgili Hanefi Avcı canlı yayına çıkmıştı ve askerleri rahatsız
etmişti o da yasaktı. Bir süre sonra hiçbir şey
yapamayacak duruma geldik.
Sonra Bomba, yani Andıç patladı.
Andıç’ın patladığı günün ertesinde 32. Gün yayını vardı.
Programı Ankara’da meclisten canlı yapacaktık. Tüm konuklar tek tek
arayıp programa katılmayacaklarını bildirmeye başladılar. Hepsini
tek tek arayıp durumu anlatıp katılmalarını rica ettik.Bir kısmı
katıldı bir kısmı korktu vazgeçti. Yerine yenilerini bulduk.
Biz yayını yaptık zor bela ama Sabah yönetimi hoyratça
Birand’ı kovdu.
Hürriyet’te ise Oktay Ekşi’nin o meşhur
“İÇİMİZDEKİ ALÇAKLARI TANIYALIM” başyazısı
yayınlanıyordu. Yıllar sonra kerhen özür dilediğinde bile
unutulmayacak kadar ALÇAKÇAYDI Basın Konseyi
Başkanının o günlere dair sicili.
Sonunda programa katılacak adam bulamamaya başladık.
Yapabileceğimiz konu da yoktu. İşte o sırada 32. Gün’ü
üniversitelere götürmeye karar verdik. Biz belki soru soramıyorduk
ama pekiala öğrenciler soru sorabilirdi.
Recep Tayyip Erdoğan’ın ilk kez bu programda yıldızı parladı. Hülya
Avşar’ın hala unutulmayan “Eşeklik baki kalır...” sözleri
bu programdaydı.
Ama buna da tahammül yoktu birilerinin.
ODTÜ’de yaptığımız bir canlı yayın öncesi askrelerin a’sının
geçeceği bir soru sorulursa programı ortasından kesip bitirileceği
haberi geldi. O 32. Gün’ü Show Tv’nin sahibi Erol Aksoy ve Genel
Müdürü Murat Saygı kanalın ana reji odasında seyrediyorlardı. Bir
soru gelirse o anda programı keseceklerdi. Kazasız belasız bir kaç
program daha yaptık üniversiteleri gezdik.
Yaratılan hava o kadar korkunçtu ki Samsun’da 19 mayıs
üniversitesinde olaylar çıktı. Cam çerçeve indi.
Mecburen erkenden yaz tatiline yollandık. Geri gelmeyeceğimizi
kanala bir daha hiç dönmeyeceğimizi biliyorduk.
Gazetecilik adına korkunç bir dönemdi.
Bugün Birand birilerinden özür bekliyor, hiç beklemesin.
Birkaç özür ile geçiştirilecek bir dönem değildi. Bazen
kırgınlıkların unutulmaması iyidir. Tıpkı Birand’ın Hulki
Cevizoğlu’na verdiği o okkalı cevapta olduğu gibi...
(Cevizoğlu, Ergenekon davası nedeniyle gazeteciler üzerinde
baskı olduğundan yakınınca Birand: ''Keşke 28 Şubat'ta da
bu kadar dik dursaydın,'' cevabını
vermişti./gazeteciler.com)
Kaynak: Dipnot.tv