'1992'de Özal'a Kürt Raporu hazırladım'

Prof. Nur Vergin, "Akil İnsanlar" arasında yer alması için davet aldığını ancak sağlık sorunları nedeniyle reddettiğini söyledi.

GAZETECİLER.COM - A Haber'de Selin Ongun'un sunduğu Bi Sormak Lazım programına katılan siyaset bilimci Prof. Nur Vergin, " Akil İnsanlar" arasında yer alması için davet aldığını ancak sağlık sorunları nedeniyle reddettiğini söyledi.Çözüm sürecine dair değerlendirmelerini aktaran Prof. Vergin "1992 yılında Turgut Özal'a bir Kürt raporu hazırladığını" ilk kez anlattı. Çözüm sürecinde "Kürtler ve Türkler arasındaki din kardeşliğini önemsediğini" söyleyen Vergin şöyle devam etti; "Fakat dindar olmayanlar, din kardeşliğinden bahsedince gülüp, alay ediyorlar."

1992'DE ÖZAL'A KÜRT RAPORU VERDİM

"Ben kendimi bilmezliğimle '92 Ocak ayında merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a bir Kürt raporu sundum. Kendiliğimden, böyle geldiler, deliler gibi kapandım, çalıştım, irdeledim kendimce bir Kürt raporu, bir anlaşma modeli, bir barış modeli, bu uygulanırsa Türkiye nasıl olur, hayalimde harikulade bir Türkiye resmediyordum. Yolladım. Bundan hemen hemen kimsenin haberi olmadı. Basınla, televizyonla paylaşmadım. Gördüğüm terbiye uyarınca bir ülkenin başbakanına ya da cumhurbaşkanına ismen yollanan bir şey paylaşılmaz.Ben öyle bir terbiye gördüm. Dolayısıyla kimse bilmez.

BENİ ÇAĞIRDI, SONRA BİR KAÇ DEFA TELEFONLAŞTIK

Beni çağırdı, çok zarif bir şekilde Ankara'ya çağırmadı, İstanbul'a geldiğinde Harbiye'de otururdu, orduevinin 19-20 katı ona kapatılırdı, oraya çağırdı. Konuştuk. Sonra birkaç kez de uzun uzun telefonda konuştuk. Sanıyorum ki benim yazdıklarımla aynı doğrultudaydı. Sanıyorum değil, biliyorum, söyledi çünkü. Ama sonra ömrü yetmedi.

Rahmetli Özal da bazı insanları Türkiye'de kızdırmıştı. Kanımda yüzde şu kadar Kürt kanı var demişti. Nedense çözüm aramakta biraz kapalıyız. Verilen formüllerin hiç birini de beğenmiyoruz.

DİN KARDEŞLİĞİ DEYİNCE, İNANMAYANLAR ALAY EDİYOR

Din olgusuna hiç ehemmiyet vermeyen miyoplar tarafından eleştirildim. Bunlar arasında İsmail Beşikçi de vardı. Ben sadece İsmail Beşikçi'nin eleştirisine ehemmiyet veriyorum. Çünkü o bir adam. Çok güzel bir araştırma yapmıştır sosyal antropoloji araştırması. Çok çekmiştir. Sadece o. Öbürlerinkini hiç ciddiye almıyorum. Bu neye benziyor, Hiçbir din duygusu olmayan din kardeşliğinden bahsederseniz böyle bir şeye inanmıyor, alay ediyorlar. Bu aynı şekilde hiç aşık olmamış, olma ihtimali bulunmayan, öyle bir yeteneği olmayan bir insana Romeo ve Juliet ya da Ferhat ile Şirin'den bahsederken bön bön bakar ve eleştirebilir de, ay ne kadar aptal bunlar diye. Din kardeşliğine inanıyorum. Tabi bunun tek yapıştırıcı faktör olduğunu düşünmüyorum ama önemli bir faktördür.