Hürriyet muhabiri sokakta 3 gece geçirdi...

Yağmur yağınca uyanıyorum. Metronun girişinden Taksim’e yeni yapılan altgeçide inmeye karar veriyorum. İnanılmaz bir trafik uğultusu var ama en azından kuru. Hem başka insanlardan korkuyorsunuz ama hem de yakın olmak istiyorsunuz. Kendini mumya gibi sarıp yatmış bir adamın az ötesine ben de uzanıyorum. Ayakkabılarını çıkarmış, başının altına koymuş. Herhalde çalınmasın diye. Ben de çıkarsam mı? Yok ya benimki tilki uykusu gibidir, biri ayakkabımı çalmaya kalkarsa uyanırım. 15 dakika sonra betondan gelen soğuğun ciğerlerime saplandığını fark ediyorum. Çantadan battaniyemi çıkarıp altıma seriyorum. Ne kadar uyudum bilmiyorum. Uyandığımda tepemde altgeçitteki belediye görevlisi var. “Taş sizi mahveder, kalkın buradan” diyor. Sanki biz bilmiyoruz. Türkçesi şu: “Arkadaş ben sizi kaldırıp kovmuş olmayayım. Sanki sağlığınızı düşünüyormuş gibi söyleyeyim bunu. Ama siz de benim başıma iş açmayın, gidin başka yerde yatın...”