Kendine has jest ve mimikleri ile 7'den 70'e herkesi
güldürmeyi başaran bir sanatçıdır Kemal
Sunal.
Bir sanatçının toplumda varolabilmesi ve varlığını sürdürebilmesi
halkta bir karşılığının olmasıyla ve halkın o sanatçıyı ne kadar
benimsediğiyle doğru orantılı.
Kemal Sunal'ın ölümünden sonra bile filmlerinin hala sevilerek
izlenmesi, televizyon ekranlarında defalarca yayınlanması ve daha
önce izlediğimiz filmleri her defasında yine aynı duyguyla
izleyebilmemiz, 30-40 yıl sonra bile insanlarda aynı etkiyi
bırakabilmesi halka ne kadar dokunabildiğinin bir
göstergesi.
Bu konu zaten tartışmaya kapalı.
Peki biz Kemal Sunal filmlerini neden bu kadar
sevdik?
Kemal Sunal filmlerinin Türk sinemasında yayınlanmaya başladığı
70'li yıllarda Türk sinema sektörü bir çıkmazın içindeydi ve
kendisini bu çıkmazdan erotik film furyasıyla kurtarmaya
çalışıyordu.
Toplumda ekonomik krizin de etkisiyle karamsarlık ve umutsuzluk
hakimdi. Sonrasında 80 darbesi ve yaşanan süreç Türk sinemasını
doğrudan etkiledi.
İşte böyle bir dönemde Kemal Sunal filmleri halkta büyük bir
ilgi görmeye başladı. İnsanlar yaşadıkları sıkıntıları bir
süreliğine de olsa unutturan Kemal Sunal filmlerini izlemeye
gidiyorlardı.
70-80 ve 90'ları düşündüğümüzde insanlar sadece
"gülmek" için Kemal Sunal filmleri izliyordu
dersek büyük yanılgıya düşeriz.
Kemal Sunal filmlerinde bir yandan gülerken bir yandan
toplumun içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve kültürel durum gözler
önüne serilir, deyim yerindeyse hicvedilir.
Köyden kente gelmiş ama kente de alışamamış ya da kenti görmüş ama
köyüne dönmüş, gelenekle "yeni" arasında sıkışıp kalmış insanların
bu sorunlardan doğan ironik hallerini görürüz Kemal Sunal'da.
Yine, kentli hayata adapte olmak ve köşeyi bir şekilde
dönebilmek için türlü dolaplar çevirmesini er geç anlayan fakat
değerleri ve insani tarafı buna bir türlü izin vermeyen bir insanın
trajikomik hallerini görürüz.
Hep içimizden birini, hatta içimizdeki o iyi niyetli, saf tarafı
temsil eder.
Türkiye'de gerçekleşen sosyolojik ve ekonomik değişimin, ahlaki
dönüşümün resmidir Kemal Sunal.
"Umudumuz Şaban" Ecevit'in umut olduğu dönemlere,
"Katma Değer Şaban" Özallı yıllardaki
KDV'ye göndermedir.
Toplumsal çarpıklıklar karşısında toplumsal değerlerin geldiği
noktaya işaret eder.
Salt güldürüden öte "güleriz ağlanacak halimize"
dedirten filmleriyle, bu toplumun iyi niyetinden ötürü sömürülen,
kazıklanan, kandırılan insanlarını anlatır bize.
Yani bir anlamda bizi bize anlatır.
Onun için her izleyici Kemal Sunal'da biraz kendini bulur. Ve
filmlerinin sonunda tüm çaresizliklere ve çakallıklara rağmen hep
iyiler kazanır.
İşte bu yüzden severiz Kemal Sunal filmlerini.
İyilerin kazanabilme ihtimalini içimizde hala yaşattığı
için.