Uğur Dündar'ın Arena'sında adeta savaş baltalarını bileyerek, açıktan intikam yeminleri eden Mine Kırıkkanat ve ona alkış tutanları izlerken şu iki cümle geçiyor insanın içinden;
- Hani rövanşist olan AK Parti'ydi?
- Hani kindar nesili AK Parti yetiştirmişti?
Mine Kırıkkanat ve onun gibiler iğrenç bir üslupla ve intikam
dolu sözlerle, ellerindeki en büyük "malzemeyi" kaybetmekle
kalmadılar, çok da güzel malzeme verdiler.
Geçmiş olsun.
16 yıllık AK Parti iktidarını her fırsatta rövanşist olmakla
suçlayanların, "bunlar kindar nesil yetiştirmekten başka
bi' şey bilmez" diyerek çemkirenlerin nasıl kindar ve
rövanşist olduğunun en büyük kanıtıdır bu.
Bundan sonra ne zaman "rövanşizm"den şikayet edecek olsalar, Mine
Kırıkkanat'ın bu videosu şak diye önlerine konacak.
Ben daha "kindar nesil" dedikleri içinden, gözlerinden ateş çıkararak bu arkadaşlara dönüp de "sizi şöyle mağdur edeceğiz, böyle mağdur edeceğiz" diye haykıranı görmedim.
Aksine Mine Kırıkkanat'ın dalga geçerek anlattığı mağduriyetleri
yaşayanlar bırakın kin beslemeyi, intikam almayı; küskünlüklerini,
kırgınlıklarını bile içine gömdü.
Buna rağmen geçmişte yaşattıklarından dolayı özür dileyecekleri
yerde kalkmış parmak sallıyorlar.
İşte buna "rövanşizmin dibi" denir.
İYİ Kİ BÖYLE DENSİZLER
VAR!
Mine Kırıkkanat'ın yaptığı en hafif tabiriyle densizliktir, hadsizliktir.
Daha da bu cümleden sonra söz söylenmez gibi dursa da, öyle değil.
Asıl bu densizliklerden sonra başlıyor tüm hikaye.
Toplumun bir kesiminin yaşadığı hak ihlalleriyle dalga geçmesi mi, bir dönem yaşanmış mağduriyetler üzerinden eğlenmesi mi, bunları yaparken yine Atatürkçülük kisvesi arkasına saklanıp Atatürk'ü istismar etmesi mi, gün gelip çok daha kötülerini yapma hayaliyle yanıp tutuşması mı, açıkçası hangisi daha çirkin bilemedim.
Fakat bildiğim bir şey var.
Ne zaman geçmişte yaşanan sıkıntıları, verilen mücadeleleri, çekilen acıları unutur gibi olsak,
Bir idealin peşinden koşarken "burası da rahatmış" deyip dinlenmeye dursak,
Etrafı seyre dalıp rehavete kapılır gibi olsak,
Bir "Mine Kırıkkanat" çıkıyor, tüm hafızamızı bir anda tazeleyiveriyor.
Aslında iyi de oluyor.
Çünkü biz Mine Kırıkkanat gibilerin nasıl kendinden olmayanı pervasızca aşağıladığını, insanların acılarının üstünde zevkle tepinebildiğini ve bugün olsa yine aynı şeyleri hiç tereddütsüz yapabileceğini unutuyoruz.
Fakat o ve onun gibilerin ara ara çıkıp bunu bizzat hatırlatması inanın "bin nasihatten" evladır.
Valla iyi ki varlar, bi' yerde.
Biz kendimiz uğraşsak safları bu kadar sıklaştıramaz, nerelerden
geçtiğimizi böyle canlı canlı hatırlayamazdık.
twitter.com/Htckubra
Facebook Hatice
Kübra