Basına kapalı S-400 toplantısı!

Fox Haber ülkenin en çok izlenen ana haber programı. Toplantının konusu ise şu anda ülkeyi en çok ilgilendiren S-400 meselesi yani milli bir mesele.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, hafta sonu gazete ve televizyon kanallarının genel yayın yönetmenleri, bazı yazar ve akademisyenlerle bir araya geldi. Toplantının tek bir konusu vardı: S-400

Toplantı gazetecilerle yapıldı ama kameralar kapalıydı. Dolayısıyla bu durumun "basınla yapılan basına kapalı toplantı" şeklinde yorumlanmasına neden oldu. Ama asıl dikkat çeken muhalif medyanın toplantıya çağırılmamasıydı.

Fox Haber Genel Yayın Yönetmeni Doğan Şentürk, Twitter'dan bu durumla ilgili "Ne yani ,Sayın Cumhurbaşkanı’nın ve kurmaylarının S-400’lerle ilgili görüşünü, kameralara kapalı toplantıya davet edilmeyen @FOXhaber diğer kanallara sorup mu haber yapacak?Ha bu mesajları izleyicinin büyük çoğunluğunun duymasına gerek yok diyorsanız o başka!" diyerek isyan etti.

Doğan Şentürk haksız sayılmaz.

Fox Haber ülkenin en çok izlenen ana haber programı. Toplantının konusu ise şu anda ülkeyi en çok ilgilendiren S-400 meselesi yani milli bir mesele.

Yeri geldiğinde milli meselelerde medyadan, iktidar yanlısı ya da muhalif demeden milli bir duruş bekleniyorsa böyle kritik meselelerin basınla paylaşıldığı toplantılarda da medyayı iktidar yanlısı-muhalif diye ayırmak ne kadar doğru bir strateji acaba?


PUCCA CEZA ALIRKEN...

Geçen hafta Pucca'ya attığı tweetler uyuşturucu maddeye özendirdiği gerekçesiyle 5 yıl 10 ay hapis cezası verildi.

Cezayı çok bulanlar oldu, yerinde bulanlar oldu.

Uyuşturucu gibi bir illetle mücadele etmek için gerekirse en ağır cezalar verilsin, bunda mutabıkız.

Bir tweet yüzünden 5 yıl 10 ay hapis cezası verilince insan, ülkede medya/sosyal medya aracılığıyla uyuşturucuyla ilgili en ufak bir geçit verilmediğini sanıyor.

Fakat öyle değil.

Uyuşturucu madde kullanımından gözaltına alınıp bırakılan birçok ünlü isme ceza verilmediği gibi o isimlerin dizilerin başrollerinde kesintisiz boy gösterdiğini görüyoruz.

Çukur gibi özellikle gençlerin izlediği vurdulu kırdılı dizilerde, depolarda nasıl itinayla uyuşturucu yapılır sahnelerine maruz kalıyoruz.

Bugün televizyon dizilerinin çoğu şiddeti özendirici sahnelerle dolu. Adam öldürmeye ve şiddete özendirmek de uyuşturucuya özendirmek kadar suç olsa gerek.

Yani, mesele özendirmekse bir tweet'ten daha fazlasını her gün ekranlardan izliyoruz.

Kimsenin de buna bir dur dediği yok!

Demem o ki; eğer hukuk belli bir standartla uygulanmazsa orada adaletten bahsetmek pek mümkün olmuyor sevgili okur.

İBRAHİM KARAGÜL NİYE BÖYLE YAPIYOR?

Medya sitesi yönetmekten olsa gerek zaman zaman gözüme çok lüzumsuz şeyler takılıyor. İşte bunlardan biri:

Son dönemde İbrahim Karagül'ün Yeni Şafak'taki yazı başlıkları çok dikkatimi çekiyor. Dikkatimi çeken yazı başlığının içeriği değil uzunluğu.

Neredeyse bir paragraftan oluşuyor yazılarının başlığı. Medyamızda başka da böyle başlık kimse kullanan yok.

Vallahi üşenmedim baktım; Karagül bu tarza ne zaman geçmiş diye. Öyle birden de olmamış.

2018'e kadar zaten uzun yazı başlıkları kullanıyormuş ama 2018'de cümle niteliğindeki bu başlıklar 3-4 cümleye kadar çıkmış. 2019'da ise yazı başlıkları 5 cümleyi bulmaya başlamış.

Mesela bir yazısının başlığı şöyle: * Korsanlık, haydutluk sınırlarımıza dayandı. * ‘Türkiye Cephesi’ Suriye’den Akdeniz’e uzandı. * D. Akdeniz’e uluslararası güç mü yerleşecek? * Öyleyse cevap Fırat’ın Doğu’sunda verilecektir. * İçeriden vuranlar! Sizler utançla anılacaksınız!"

Başlığı okuyunca yazıyı okumuş gibi oluyor insan.

Gerçekten merak ediyorum; Karagül "nasılsa yazımı okumazlar bari başlıktan istifade etsinler" diyerek mi bunu yapıyor yoksa köşe yazısında cümlelerce başlık kullanmanın bizim bilmediğimiz bir sırrı mı var?

UÇAK GAZETECİLERİ

Ahmet Hakan, "asla ve kat'a binmem" dediği Cumhurbaşkanlığı uçağına bindi ya medya mahallemize dert oldu.

Yazan, çizen, yorumlayanlar gırla gitti.

Ama eleştirenler de destekleyenler de ortak bir noktada buluştu: Beni çağırsa ben giderim.

Bu vesileyle aslında ne kadar çok gazetecinin böyle bir arzusu olduğunu görmüş olduk.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun keşke bir gün sadece bu gazetecilerden oluşan bir ekibi uçağa davet etse. Böylece hem bu arkadaşların arzusu gerçekleşmiş olur hem de "uçak gazetecileri" algısı bir anda yerle yeksan olur.


twitter.com/Htckubra 

Facebook Hatice Kübra 

Yorumlar